Kitap Tanıtımı |
Dünya gündeminden hiç düşmeyen belki de yegâne coğrafya Ortadoğu'dur. Akdeniz ve Fırat, Dicle ve Nil nehirleri bölge için tüm tarihi dönem boyunca önemli olmuştur. Bölgenin çoğu kadim ve tarihi merkezleri bu nehirlerin veya Akdeniz'in kenarında kurulmuştur. Çünkü nehir, yani su demek, ekin ve tarım demektir. Tarım demek insan demek, insan demek kültür demektir.
Tarih boyunca Ortadoğu güç dengelerinin mücadele alanı olmuştur. Zaman zaman ekonomik çıkarlar, zaman zaman siyasi çıkarlar Ortadoğu'nun sınırlarını belirlemiştir. Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti'nin Arap Yarımadası'ndan çekilmesi ve 1948 yılında İsrail Devleti'nin kurulması sonucunda bu bölge küresel güçlerin ve bölgesel güçlerin çatışma alanı olmuştur.
Ortadoğu artık sadece dünya hegemon ülkelerinin ya da hegemonyaya aday ülkelerinin üzerinden değil onlardan bir şekilde vekâlet almış güçlerin çatışma alanı oluştur. İkinci Dünya savaşı sonrası şartlarında oluşmuş "Dünya Düzeni" savaşı farklı bir boyuta evrilmiştir.
Tarih ilmi kâhinlik değildir. 100 gün sonra, 1 yıl sonra ne olacak bilemeyiz. Tarih tekerrür falan etmez. Ama insan cemiyeti, toplum karakteri birbirine benzer. Ortadoğu'da, mazide olduğu gibi bugün de dünya tarihini değiştirebilecek dönüm noktaları yaşanmaktadır. Bu nedenle de Ortadoğu'ya dair tarih, kültür, dil ve edebiyat, sanat, ekonomi vd. birikimleri öğrenmek faydalı olacaktır.
Bu çalışma Eski Çağ'dan günümüze kadar gelen önemli olayları akademik açıdan ele almıştır. |