Kitap Tanıtımı |
Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, NATO, İslam Konferansı gibi uluslararası kurumlarda sık sık terörizmden, teröre karşı alınacak önlemlerden söz edilmektedir. Ulusal parlamentolarda, bütün ülkelerin basın ve yayın organlarında terör konusu sık sık ele alınmaktadır. Fakat devlet teröründen hiç söz edilmemektedir. Terör konusunu, uluslararası terörizmi inceleyen ve irdeleyen uzmanlar da devlet terörü olgusunu gizlemekte dikkatli olmaktadırlar. Devletlerin uyguladığı terörü gizlemeye özen göstermektedirler. Hâlbuki, terör, kendi kendine, durup dururken ortaya çıkan bir olay değildir. Devlet terörü olgusuyla diyalektik bir bağ içindedir.
...
Bugün Türk basını, Türk polisinin itibarsız bir yardımcısıdır. Bu yardım, polis copunun, jandarma sopasının yardımı gibi mütalaa edilmelidir. Kürdistan sorunuyla ilgili olaylarda bu, kesinlikle böyledir. Türk televizyonu ve radyosu, Türk gazeteleri kendi devletlerinin, Kürdistanda sürdürdüğü vahşet hakkında en ufak bir haber verememektedir. Türk üniversitesini de aynı kategori içinde değerlendirmek gerekir. Kürtlerin devlet terörü kullanılarak sürgün edilmelerini, Türk basını, kendiliğinden, normal göçlermiş gibi sunmaya, kitleleri kandırmaya çalışmaktadır. Hatta köylerden şehirlere göç eden(!) bu ailelere devletin maddi yardım yaptığını, Türk Devletinin bu ailelere şefkatli kollarını açtığını bile propaganda etmektedir. (Örneğin bk. Milliyet, 6 Kasım 1990) Hâlbuki aileler devlet terörü sonucu, köylerin yakılması ve yıkılması sonucu, yerlerini yurtlarını terk etmek zorunda bırakılmış olan ailelerdir. |