Kitap Tanıtımı |
Sosyo-ekonomik anlamda merkezi planlamacılık kapsamında yaşam tarzını benimseyen ve bu doğrultuda kurumlar oluşturmuş olan toplumların yaşadıkları dönüşüm sürecinin temel karakteristiği, siyasal bağımsızlıkla birlikte, planlamacı-otoriter yapıdan, piyasa ekonomisine yönelimli-demokratik yapıya geçmeye çalışmalarıdır. Uzun yıllar sosyalist-planlamacı kurum ve kuruluşlara sahip olan ve dolayısıyla kurumsal yapısını bu yönde tesis etmiş olan
ekonomiler, cari dünya konjonktüründe popüler uygulamalar olarak tanımlanan liberalizmi denemeye başlamışlardır. Bu deneyimin yansımaları arasında, ekonomik anlamda yüksek enflasyon ve negatif büyüme skorları en belirgin özellikler olarak ortaya çıkmıştır. Negatif büyüme skorları, ekonomide işsizliğin giderek artması anlamına gelirken, yüksek ve hatta hiper enflasyon süreçleri de toplumsal anlamda fakirliğin artmasını besleyen unsurlardandır.
Bu çalışmada, 1991-2008 dönemini kapsayan yıllar için veri seti oluşturularak, Orta Asya ve Kafkasyada bulunan ülkelerdeki geçiş dönemin de ekonomik büyümeye etki eden faktörleri belirlemek amacıyla ekonometrik analizler yapılmıştır. Bu ülkelerde iktisadi anlamda geri kalmışlığın temelinde, iktisadi liberalizasyon uygulamalarına karşılık; bunun siyasal
boyutunun ihmal edilmesi yatmaktadır. Dolayısıyla ekonomik liberalizasyon ve dışa açık politika uygulamalarının göstermelik bir geçişe işaret ettiği; geçişin diğer sacayağı olan siyasal hak ve özgürlüklerin ihmal edildiği görülmektedir. Ancak, özellikle sahip oldukları petrol ve gaz unsuru ile büyümelerinin kaçınılmaz hale geldiği bir konjonktürün varlığı da dikkati çekmektedir. Bu durum, başlangıçta yapılması gereken siyasal liberalizasyon
uygulamalarını gecikmeli de olsa besleyerek, çağdaşları ile hem iktisadi hem de siyasal anlamda aynı düzeye gelmelerini sağlayacaktır. |