Orda Karanlık Olurum
ISBN 9789750812040
Yayınevi Yapı Kredi Yayınları
Yazarlar Fazıl Hüsnü Dağlarca (author)
Kitap Tanıtımı Kitaplaşmamış 41 şiiriyle Fazıl Hüsnü Dağlarca: Orda Karanlık Olurum İlk şiirlerinden başlayarak Türk şiirine yepyeni bir anlam, kavrayış ve ses getiren, Cumhuriyet döneminin en verimli şairlerinden Fazıl Hüsnü Dağlarca, bugüne kadar yayımlanmış kitaplarında yer almayan şiirleriyle ve bütün eserleriyle YKYde... Tadımlık KENDİNDEKİ ADAM Yavaş yavaş gelir karanlık Siz kendinizi yitirecekken Buluverirsiniz yaşadığınızı Biraz iki olursunuz Elleriniz daha siz Omuzlarınız daha siz Soluğunuz daha siz Anılarınız daha siz Korkmamanız daha siz Bu gecedir Dirilmişsinizdir doğaya Dinlerin söz ettiği o iki melek var ya Biri sağda biri solda olan Bırakmışlardır artık yazmayı İyiliğiniz de ondan kurtulmuştur Kötülüğünüz de ondan kurtulmuştur Belki de kendilerinin doyumsuz tadındadırlar şimdi Bir ırmak akmaktadır içinizden İçinde ta eski günler Bir ırmak akmaktadır içinizden İçindedir yüzmektedir çocukluğunuz Bir ırmak akmaktadır içinizden Uzaktadır dalgalardaki son gemi Bir ırmak atmaktadır içinizden Nerelere... bilemezsiniz Karanlık bir adamdır şimdi Serinliği yüzünüzde görmesi sizde Susması sizde çağırılması sizde Anası babası bütün yakınları sizde Göğü dolduran bütün yıldızları sizde Bir tek görüntü vardır sizde olmayan O kadın mıdır şiir yazmak mıdır bilemedim İNANMANIN TÜRLERİ Bir ağaçtır kişi Allaha inanırken Yaprak döker yarısı Yapraklanır yarısı yeniden Tanrı Kurşunkalemle yazmıştır kişiyi İnanç Onu silinmez kılar Geceleyin inanmak Gündüz inanmaktan daha kolay Karanlık Büyümüştür çünkü İnanıyor musun diye sorsa Kişi kendine Ayakları hayır der Elleri evet İnanç nerede başlar Korkudan mı Doğadaki güzellikten mi Kendini sevmekten başlar inanç Yeter der kişi kendine Damla damla yapsan denizi Damla damla yapsan evreni Hepsi şu serçenin sesi etmez BÖYLESİNE ÖLMEMEK İki elma varmış Güzellikse güzellik Kokuysa koku Sarılıkları olgun mu olgun Çocuklukları sevinç dolu Görenlerin yakınlıkları değerlendirilmiş Ne olduysa oldu bilemediler Biri değişmeye başladı elmaların Yukardaki özelliklerini yitirmeye başladı Yitti hepsi birer birer Soldu o Bozuldu o Kurumaya başladı o Yanındaki daha daha güzelleşirken Aldılar onu incelemeye Ölü elma Birçok yönlerden bilim ışıklarına tutuldu Bilim ışıklarının hemen hemen hepsi Geçirildi kupkuru elmanın üzerinden hepsi Sonuç şaşırtmıştı yeryüzünü gökyüzünü Önünden geçen bir çocuğun elindeki armut Elmayı sevgi delisi etmişti ya O sevgi o kuru elmanın sevgisinde yaşamaktaydı yaşayacaktı YÜRÜYÜŞ Onu bilmeyen tek kişi yok Hepimize uzakları gösterir Sevindirir varma tadıyla Günü aşar o Geceyi aşar o Yaşadığımızı aşar o Evi kenti ülkeyi aşar o Yeryüzünü gökyüzünü aşar o Sayrılar yatağında onu sayıklar Özler tekini bile Kim ki yaşar Umudu odur Çocuklarımız Onunla büyütür ayaklarını Bütün hayvanlar Onunla mutludur Büyüktür Bin kez büyüktür Milyon kez büyüktür Uzaklığın sonuna dek büyüktür Bir kişiye nasıl sığar şaşarsınız Burada seslendi yaşlı adam Yukarıdaki dizeleri yazan şaşkına Sözünü usundan öteye uzatma Söylediğin doğanın ulaşımıdır En büyük eylemdir Adımlarımız YOKLARIN BİRİKİMİ Gidiyordu o Yorgun ayaklarını görüyordunuz Kollarını yüklenmiş Yaslamış başını omuzlarına Gidiyordu o Neler götürdüğünü bilmeden Neler götüremediğini bilmeden Bana neler bıraktığını bilmeden Hemen anlıyordunuz Sevginin Size yazılı olmadığını Özgür bir yaratık olduğunu Kendi istenci bulunduğunu seziyordunuz Ne de azıcıkmış insan Kocaman yaşamalar içinde Bir gözlemcik İyeliği yok Kendi kuruntusuyla Kendini dev sanmaktadır hepimiz Adam giderken Sağındaki solundaki görüntüler Akıyordu geriye doğru Demek geçiciymiş diyordu adam Gördüklerim de inandıklarım da Birdenbire adam görünmez oldu Ben görünmez oldum kendime UYANIK Dede karanlık birdenbire girdi içeri Ürperdim birdenbire Yaşamış yaşatmıştı o Anlamış anlatmıştı o Yürümüş yürütmüştü o Tutmuş tutturmuştu o Sezmiş sezdirmişti o Düş kurmuş düş kurdurmuştu o Yüzünü görmediğim biri sordu uzaklardan Seni ilk kez görüyorum dedi karanlık dede Uyku nedir Nelerin yakınında Nelerin gizlenmesidir Yıldızlardan bize gelen bir yansıma Bizden yıldızlara giden bir yanıt mıdır Artık akmayan ırmakların sesiyle Yanıtı duyuldu karanlık dedenin Uyku tek başına anlatılamaz Bir ikilemenin içindedir o Gerçekler nasıl tek başına değilseler Nasıl birbirinin çağrısı içerisindeyseler Günler aylara aylar yıllara nasıl varırsalar Sözünü ettiğim ikileme de öyle Göz uykudur Baş uyanık YAŞAMANIN YAŞI Irmak akar Suyun altı gölgesiz Kıyıda yüzünü yıkar adam Suyun altı gölgesiz Güvercin ötüp geçer İşitir su Suyun içindeki el İşitmez Uzaklar ay olur Konar kavağa Soğuktur gecenin kanadı Yansıyan anısından belli Sonra siz gelirsiniz Şimdi ırmaktaki yüz Sizinki değildir Odur uça uça Sizi Akan suya değdiren Bir inanır gecemsi Bin inanmaz gecemsi Nice yaşarsa yaşasın Belli etmez adam YAŞADIĞIMIZ AYDINLIK O ülkede Kimsenin ummadığı oldu Ağaçlar eskisi gibi yavaş yavaş büyürken Irmaklar yalnızlığına gök yansımaları toplarken Serçeler yaprakları içer gibi öperken Gün ile ertesi gün buluştular Bu olamaz diyeceksiniz Doğaya aykırı diyeceksiniz Gören de yok duyan da yok diyeceksiniz Başka gözleri olmayanlar göremezler ki Günaydın dedi gün ertesi güne Ertesi gün günaydın dedi güne İşittiniz belki Yaradılışın tadını işittiniz belki Romadan eski İrana giden güvercini işittiniz belki En eski kervanların develerindeki çan seslerini işittiniz belki Bir otun topraktan çıkınca Ben de geldim dediğini işittiniz belki Benim sizi bulamadığımı işittiniz belki Günle ertesi gün konuşadursunlar Kimin büyük olduğunu tartışadursunlar Siz de kapıldınız olaya Düşünüverdiniz Evet dediniz hangisi daha büyük Gün daha büyük deseniz İçinizdeki karşı ses hayır dedi Ertesi gün yok ki daha dedi Şimdi bir düş o gözle görülüyor o İçinizdeki karşı ses bu kez hayır hayır dedi Günden sonra ertesi gün başlar besbelli Onun büyüklüğü sonsuzdur Kapsar bütün geleceği Daha büyük değil midir Değildir Gün en büyük olan Ertesi gün sonsuz olandır ya Sevenle sevişenden yoksundur Sıcak değildir yaşanıyor değildir