Kitap Tanıtımı |
Yaşamın kıyısında kalmış insanların gerçek hikayeleri...
"İnsan genç olunca insanın isteyeceği her şeyi ister. Ayakkabı ister, elbise ister, gezmek ister. Ben bunları değil sadece karnımı doyurmak istiyordum. Hizmetçilik değil, onurlu bir iş yaparak karnımı doyurmak. Binlerce işsizin sokaklarda iş iş diye dolaştığı bir ülkede ilkokulu bitirebilmiş bir kız ne yapar? Hademelik, fabrika işçiliği. Çok aradım böyle işleri, sıra bir türlü bana gelmedi."
Bir öyküde iş arayan birine iş bulmak kolay. Bir fabrikaya yollarsınız olur biter. Buna karşı çıkıyor kahramanımız, "Olmaz," diyor. "O kadar kolay," değil. "Fabrikaya arkan varsa girersin ya da ustabaşıyla iş tutarsan, hademelik daha da zor. Bu işte hemşehrilik bağları aranır bir de kuzu gibi olacaksın. Evet efendim, olur efendim. İşsiz güçsüz dolaşırken..." Burada söze siz gireceksiniz, "Bir delikanlıya rastladın..."
Zor bir kitap elinizdeki. Zor çünkü, koltuğunuzda rahatça otururken onları düşünmek zorunda kalacaksınız.
Zor çünkü, görmekten çekindiğiniz, yanıbaşından usulca geçtiğiniz tüm hayatlar burada.
Yaşamın kıyısında kalmış insanların gerçek hikayeleri: Mapustakiler, Alamancılar, Üniversiteliler, Güneydoğu'da yaşananlar, Kadınlar...
Hepsinin yaşamlarına acı dokunmuş. Hepsinin yaşamlarına sevinç dokunmuş. Aşk dokunmuş, inanç dokunmuş.
Işıl Özgentürk, çarpıcı bir çalışmayla karşınızda. Yaşanan ama görülmeyen hayatları tek tek bulup çıkarmış, konuşmuş, onları dinlerken boğazı düğümlenmiş; ama, yazar sorumluluğunu unutmayıp onları tek tek dillendirmiş, dinlediği, gördüğü, duyduğu yaşamları yeniden yaratmış.
Sizin rahatınız bozulsun diye, dünyanın rahatı bozulsun, diye.
Cesaretiniz varsa alın bu kitabı. Okuyun ve onlar belleğinizin kuytuluklarında kendilerine bir yer edinsin. Ve hayatınız başka hayatlarla halay çeksin. Haydi cesaret... |