Kitap Tanıtımı |
Ülkelerin kamu yönetim sistemleri sıklıkla şeffaflık ve hesap verebilirlik konusunda kamuoyunun eleştirilerine maruz kalmaktadır. Bu eleştiriler bazen küçük çaplı ve sınırlı alanda kalırken bazen de kamuoyunu geniş ölçekte etkisi altına alabilmektedir. Eleştirilere karşı kimi zaman ivedilikle alınan birtakım tedbirlerle tatmin edici cevaplar üretilmiş olsa da çoğu zaman kamuoyunun soruları yanıtsız kalabilmektedir. Bu durum hem kamu yönetim sisteminin temel aktörleri olan bürokratların hem de politikacıların aldıkları karar ve uygulamalarının sorgulanmasına ve bu sorgulamanın şiddetine bağlı olarak da meşruiyet krizlerine neden olabilmektedir. Benzer durumlarda benzer sorunlara çözüm olarak geliştirilmiş; başka ülke, yer ve zamandaki iyi sonuç vermiş uygulamalar, karar alıcı aktörler için ders çıkarılabilecek örnekler sunabilmektedir. Türkiye'de “Kamu Denetçiliği Kurumu” adıyla oluşturulan Ombudsman Kurumu da bu uygulamalardan sadece biridir. Ancak Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu'nun, ombudsman kurumlarının uluslararası standartlarında öne çıkan bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesini karşılayamaması, akademik camiada Kurumun işlevselliğinin sorgulanmasına neden olmaktadır. Bu çalışmanın bulguları da Kamu Denetçiliği Kurumunun işlevselliğinin, beklentilerin uzağında olduğunu, uluslararası standartların altında kaldığını ve Türkiye'de işlevsellik düzeyi yüksek bir kamu denetçiliği mekanizmasından söz etmenin mümkün olmadığını ortaya koymuştur. (Tanıtım Bülteninden) ) |