Kitap Tanıtımı |
Yalnızca beş yıllık bir süre içinde dört öncü nitelikli kitabın yayımlanmasıyla Slaoj Zizek, yakın tarihin en etkileyici, derin görüşlü ve skandal yaratıcı düşünürlerinden bir olma ününü yakaladı. Onun yazdıkları, Jacques Lacan'ın zamanımızın en seçkin felsefecilerinden bir olarak kabul edilmesini sağladı.
Olumsuzla Oyalanma'da Zizek, çağdaş ideoloji kritiğine meydan okuyor ve bunu yaparak da toplumsal çatışmanın, özellikle de milliyetçiliğin ve etnik çatışmaların son zamanlarda patlak vermesinin farklı bir bakışla anlaşılması için yeni yollar ortaya koyuyor. Zizek şu soruyu soruyor: Bizler, gerçeğin çeşitli tutarsız uygulamaların rastlantısal etkisine indirgendiği ve öznelliğimizin pek çok ideolojik duruş arasına yayıldığı postmodern bir evrenle mi sınırlıyız? Buna verdiği yanıt Hayır; çıkış yolu da felsefeye geri dönmek. Alman idealizmine bu geri dönüş, Zizek'in ideoloji kritiğini toplumumuzun dinamiğini ortaya dökmek için bir gereç olarak yeniden şekillendirmesine olanak sağlıyor; bunun çok önemli bir yönünü de -özellikle Zizek'in anavatanı olan Balkanlar'da geliştiği biçimiyle- milliyetçiliğin tartışılması oluşturuyor. Zizek -kışkırtıcı bir tavırla- milliyetçi ve etnik düşmanlığı körükleyen şeyin kendi keyfimizin kolektif düzeyde reddi olduğunu ileri sürüyor.
Popüler kültürden ve üst düzey kuramlardan -opera, kara film, kapitalist evrenselcilik, dinsel ve etnik köktencilik- örneklerin kullanıldığı bu eser, postmodern sofistlerden çok daha radikal bir biçimde, Kant ve Hegel'in bizim çağdaşlarımız olduğu gerçeğini açığa çıkarıyor.
Zizek'in bu yeni eseri kendisinden öncekiler kadar çarpıcı ve yepyeni felsefi yollar açıyor. Kitapta Kant ve Hegel, Lacan'ı -Lacan da Kant ve Hegel'i- aydınlatmakla kalmıyor, kitle kültürü ve siyaset de bunların tümünü aydınlatıyor; opera konusunda hayranlık uyandırıcı yolculuk da cabası.
-Fredric Jameson-
Ljubljana devi Slavoj Zizek, Anti-Oidipus'tan bu yana yüksek düzey entelektüel tartışmanın en iyisini sunmakta.
-Scott Malcolmson, Voice Literary Supplement- |