Kitap Tanıtımı |
"... Köyümüzü top atışına tutmuşlardı. Canımızı kurtarabilmek için sığınaklara indik. Ertesi gün hepimizi dışarı çaıkarıp, evlerimizi hayvanlarımızla birlikte ateşe verdiler. Herkesi çırılçıplak soymuş, öldüresiye dövüyorlardı. Kızaran namlu uçlarını erkeklerimizin sırtında soğutuyorlardı. Sanki damgalıyorlardı.
Genç ve güzel kadınları aramızdan çekip almak istiyorlardı. Bir kadın bu vahşete dayanamayıp, kendisini eşarbıyla boğmaya çalıştı. İki kişiyi gözlerimizin önünde kurşuna dizdikten sonra, erkeklerden yedisini alıp gittiler. Birini ot yığınlarının arasına alıp ateşe vermişlerdi. Diğerlerinden ise bir daha haber alamadık..."
Binlerce faili meçhul cinayetin işlendiği bu ülkede elbette geriye kalanların hikayesi de olackatı. İşte bu kitap, gidenlerin acısının kalanlara eklenerek büyüdüğü bir coğrafyada, savaşın yeniden biçimlendirdiği hayatlara tanık oluyor. Eşlerini toplu mezarlarda arayan kadınlar yaşananı tüm çoplaklığıyla anlatırken, cevabını kimsenin bilmediği o soruyu da soruyor: Ölü mü denir şimdi onlara? |