Kitap Tanıtımı |
Ölü Kızlar kitabında Arjantin'de 80'li yıllarda işlenmiş ve asla çözülememiş üç kadın cinayetinin izlerini süren Selva Almada, kadınların maruz kaldığı şiddetin yüksek sesle dile getirilip tartışılması gerektiğini düşünenlerden. Zira sessizliğin bedeli ağır: Yaşanan şiddet normalleşiyor; kadınlara yalnız oldukları ve şiddeti kabullenmeleri gerektiği telkin ediliyor. Fakat kadınlar deneyimlerini paylaşır ve yalnız olmadıklarını bilirse, bu şiddete kafa tutma şansları da artacak.
Arka Kapak
Yatağında uyurken bıçaklanarak öldürülen Andrea Danne: 19 yaşındaydı. Sevgilisiyle nehre yüzmeye gidip bir daha geri dönmeyen, cesedi de bulunamayan Sarita Mundín: 20 yaşındaydı. Temizlikçiliğe gittiği evden ayrıldıktan sonra tecavüze uğrayan, üzerindeki deri kemerle boğulup cesedi bir gölete atılan María Luisa Quevedo: 15 yaşındaydı.
Selva Almada, Arjantin'de 80'li yıllarda -"kadın cinayeti" teriminin bile henüz yaygınlaşmadığı zamanlarda- gerçekleşen ve failleri bulunamamış üç kadın cinayetinin izlerini sürüyor. Eşsiz bir gazetecilik örneği teşkil etmesinin yanı sıra, Ölü Kızlar aynı zamanda kadın cinayetlerinin politik niteliğini, kadınların gündelik hayatın akışı içerisinde sıklıkla tecrübe ettiği dehşet ve korku hissini, kadın bedeninin ve mahremiyetinin nasıl kolaylıkla kamuya ifşa edilebildiğini de oldukça sade ve vurucu bir dille aktarmayı başarıyor.
"Sanırım başarmamız gereken şey, dünyanın onlara bakışını yeniden inşa etmek. Nasıl göründüklerini bilirsek, onların dünyaya nasıl baktığını öğreneceğiz." |