Kitap Tanıtımı |
"Kelimelerin bir eskisi, bir yenisi var: Varlıkların, var olduğuna inanmak istediklerimizin de öyle. Ancak şu beşini birbirinden ayıracak cesareti aşktan, hayallerden, siyasi mücadeleden başka hangi gövdede bulabiliriz ki: Ölü, Ceset, Leş, Kadavra, Naaş. Bunları ayıracak cesareti olanlar, mutlak aklı önlerindeki o cansız et yığınlarında kaybettiler. Ben kaybedilmiş akılların izini sürdüm, raporlar tuttum. Ancak şimdilik bu kadarını bulabildiğim, yazabildiğim lütfen tutanaklara geçirilsin."
küçük İskender, son şiirlerini bir araya getirdiği Ölü Evinde Seks Partisi'nde katledilmiş topraklarda çılgın bir eğlenceye göz yuman hayatın peşine düşüyor. Alt metne senaryoyu, üst metne urbanizm sefilliği'ni yerleştirirken de ağıtlarla orgazm çığlıklarının birbirine karşıtığı coğrafyaların sorumluluğunu üstlenmek istemediğini açıkça dile getiriyor.
Bir yandan gömüp bir yandan belli belirsiz döllenmek, işte insanın kainattaki lüzumsuzluğu! |