Kitap Tanıtımı |
Tapu Dairesinde, Nüfus dairesinde ve evlendirme memuru önünde devlete değeriz. Devlet varlığımızı tanır, bizimle
ilişkilenir. Karakolda, savcılıkta ve mahkemede de devlet bize değer.
Varlığını hissettirir ve kendisini tanımamızı ister. Gözlerimize kurucu, yapıcı, onarıcı gibi görünen devlet teorik bir konuşmanın
konusudur. Belki biraz siyasetin veya felsefenin...
Gözümüze gaz sıkan devlet ise bu kitabın konusu.
Bir gün herhangi bir davranışımızın, sözümüzün, ihmalimizin yahut isteğimizin suç kabul edildiğini düşünelim. Gerçekten yaptığımız yahut sadece yaptığımız söylenen herhangi bir şeyle suçlanmaktan söz ediyoruz.
Bizi yakalayan, arayan, dinleyen, ifadelerimizi alan, kolumuzdan tutup nezarete veya hapishaneye götürmeyi düşünen devletle ilk kez karşılaştığımızda, bu organizasyonun büyüklüğü ve uzmanlığı karşısında irkiliriz.
Üniformalı, sivil, cüppeli yüzlerce uzman, araçlar, binalar sanki hep bizi bekler gibi bir ânda karşımıza dikilir.
Rızamız olmadan evimize, işyerimize girildiğini, özel yaşamımızın incelendiğini, bir şeyler yapmaya veya yapmamaya zorlandığımızı fark ederiz.
İtirazlarımız hep aynı sözle karşılanır: hukuk böyle emrediyor!
Peki, hukuk bizi suçlayanlara da sınırlar koymamış mıdır?
Evimize girenlere, telefonlarımızı dinleyenlere, üstümüzü arayanlara, bilgisayarlarımızı kopyalayanlara... sınırlar koyulmamış mıdır?
İşte bu kitap Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi üyesi ceza avukatlarının yasalar ve uygulamalar konusundaki deneyimlerinden size yönelmiş bir tavsiyeler kitabıdır.
Sadece bilgi sahibi olmak için değil, bir tutum oluşturmanız ve yahut mevcut kaygılarınızı özgüvenli bir tutumla değiştirmeniz için...
O'lağan bir şüpheli ve aynı anlama gelmek üzere bu aralar bu ülkede yaşayan bir insan olarak işinize yarayacağını umuyoruz. |