Kitap Tanıtımı |
Sade´ın şatolarını, benimkileri sessizce inşa ettikten çok sonra keşfetmeme rağmen, beni de "Günahın Dostları" gibi asla şaşırtmamıştı: Bir şekilde zararsız, küçük, gizli dünyamı zaten kurmuştum ben. Sade hepimizin hem gardiyan hem mahkum olduğunu anlamamızı sağladı, buna göre her zaman içimizde kendi kendimizi zincirlediğimiz biri vardı; içine kapandığımız, susturduğumuz. Merak uyandırıcı bir geri dönüşle, hücrenin özgürlüğe açıldığı da oluyordu. Hücrenin taş duvarları, yalnızlık, ama aynı zamanda gece, yine yalnızlık, çarşafların nemi, sessizlik, gündüzleri reddettiğimiz bu yabancıyı serbest bırakıyordu. Bizden kaçıyordu duvarlardan, çağlardan ve yasaklardan sonsuza dek kaçıyordu. Bir insandan, bir çağdan, bir ülkeden diğerien geçiyor, şu ya da bu ismi alıyordu.
Ondan söz edenler nedenini bilmesek de, bir nedenle bu ysak düşler ağının akıllarda kalmayan birkaç telini yakalamasına izin verdikleri yalnızca kendi tercümanları oluyordu.
(Arka Kapak) |