Kitap Tanıtımı |
Ziya Hepbir 1948'de kamyon şoförü olarak işe başladığı Amerikan Sokoni Vakum petrol şirketinde çalışırken işyeri temsilcisi oldu. Yetenekleri ve cesareti ile kısa sure içinde İstanbul Akaryakıt İşçileri Sendikası başkanlığına kadar geldi. Daha sonra Petrol-İş adını alıp ulusal düzeyde örgütlü hale gelen bu sendikanın 1968 yılına kadar genel başkanlığını yapan Hepbir kendine özgü üslubu, hitabet yeteneği ve mücadeleci kişiliği ile kendisine sendikal hareket içinde özel bir yer edindi.
1961'deki Saraçhane mitinginin düzenlenmesinde, 1964'teki Berec Grevinin kamuoyuna mal edilmesinde, 1966'daki Paşabahçe Grevinin tarihsel bir anlam kazanmasında, ciddi engel ve baskılarla karşılaşılan Batman ve Petrol Ofis grevlerinin sürdürülebilmesinde onun mücadeleci, risk alabilen tarzının ve dava adamı olma özelliğinin belirleyici etkisi vardı.
Petrol-iş Genel Başkanlığından ayrılmak durumunda kaldığı 1968 sonrasında işçi hareketine katkısını farklı görevlerle devam ettirdi. 30 yılı bulan sendikal yaşamı boyunca Ziya Hepbir sendikal hareket içinde muhalif duruşuyla öne çıktı. Türk-İş yönetimiyle, hükümetle, bürokrasiyle çatışan, sözünü sakınmayan bir sendikacı profili çizdi. Bu yüzden seveni de, sevmeyeni de çok oldu.
Köşesine çekilmeyi hiç düşünmedi. Çeşitli sivil toplum örgütlerinde, yardım organizasyonlarında görevler aldı, buralarda da mücadeleler yürüttü. Hayatı boyunca mahkemelerle işi oldu. Pek çok konuda hakkında davalar açıldı; kendisi de sayısız dava açtı. Çocukluk hayali olan avukatlığı yapamadı belki ama yaşamını bir hukuk mücadelecisi olarak sürdürdü.
Bu kitap bir yanıyla, hayatı boyu gördüğü adaletsizliklere savaş açmış; bunun için örgütlü mücadelenin yanı sıra bireysel düzeyde de uzun ve karmaşık hukuksal mücadeleler vermiş inatçı bir adamın öyküsü.
Yine bu kitapla aynı zamanda, Türkiye sendikal hareketinin oluşum ve gelişim evresinin özgün liderlerinden birisinin deneyimleri üzerinden emek tarihimize içeriden bir bakıda geliştirebilirsiniz.
3 Haziran 2012'de kaybettiğimiz Ziya Hepbir'in, yaşamının son günlerine kadar devam eden sendikacılık aşkı ve hak arama bilincine tanıklık etmenin öğretici olacağına hiç kuşku yok. |