Kitap Tanıtımı |
Zahireci Refi', Nazilli pazarında sakin sakin adımlarken gözü bir tezgâha takılır; üzeri halı kaplı bir yumurtaya benzeyen ve daha evvel görmediği -kendine göre- bu garip şey'i merak eder ve sorar:
-Ne ülen bu?
-Kivi beyim...
-Kaçaymış ülen bu?
-Otuz lira beyim...
-Ne ülen bu!
Türkçenin ne denli teshirli bir dil olduğunu anlatmak için, bu kısacık anekdot yeter de artar bile!...
Dikkat isterim, Refi' Amcanın iki cümlesi de soru edatıyla kurulu olmasına rağmen -gördüğünüz gibi- noktalamaları farklıdır. İlkinde, pazarcıya cevap aradığı bir soru yöneltmiş (ve cevabını almış), ikincisinde ise şaşkınca bir nidada bulunmuştur.
Cevap beklemeyen (cevabı bilinen de diyebiliriz), sadece anlatımı zenginleştirmek/süslemek için sorulan sorulara "retorik soru" dendiğini biliyoruz... Bu nükteli anekdot, "retorik soru"ya şahane bir örnek teşkil etmektedir. Manayı tesadüfe bırakmayan bu muhteşem dili -özellikle- konuşanlar için, "Dil portesinde yirmi dokuz notayla âdeta dans ediyorlar" desem, inanın bana hiç de abartmış olmam!...
Bizim bildiğimizi Refi' Amca bilmeyecek değil ya!
Hoş kalın!... |