Kitap Tanıtımı |
Nazir Akalın’ın aramızdan ayrılışının üzerinden 20 yıl geçmiş.. Dile kolay, evet tam 20 yıl.. 2002 yılının Aralık ayında Ankara’da Hakk’a yürüdü Nazir.. Çok şey söylendi, çok şey yazıldı Nazir için kuşkusuz.. Nice yürekler yandı ardından, nice feryatlar yükseldi arşa.. Hayat böyle bir şey işte.. Sanki her gelen “gitmek” için gelirmiş gibi.. Gençti, azimli, iradeli, gayretli, çalışkan mı çalışkan ve idealistti.. Yapacak dünya kadar işi vardı dünyada.. Hepsi yarım kaldı.. Kim bitirip gitmiş ki diyeceksiniz belki.. Çok iyi okurdu, çok titiz bir araştırmacıydı. “Hak” ölçülerinden ölse ayrılmaz, gerçekleri, doğruları söylemekte zerre kadar tereddüt göstermezdi. 28 Şubat gibi bir zulüm sürecinin sarmalına o da düşmüş, tahammül edilmez haksızlıklara uğramış, çektiği acıları, yaşadığı hüzünleri eşinden ve çocuklarından bile saklamış, hepsini sessizce bağrına gömmüştü. Ömrü olsaydı, inanıyorum ki mazlumların, haksızlığa uğramışların güçlü bir sesi olacaktı Nazir.. Olmadı. Ama gitmeden önce hayatın anlamına ve yaşamanın manasına dair küçük de olsa ipuçları bıraktı kendisini sevenlere.. Bir karakter örneği, bir “duruş” sahibi olabilmek için kıvılcım da olsa bir ateş yaktı. Bence onun yazılarını ve şiirlerini okuyanlar o ışığı hep fark edeceklerdir, diye düşünüyorum. “Ben şairliğimin bedelini ödedim” diyen bu yürekli adamı saygıyla, minnet ve şükranla anıyor, Mevlâ’dan rahmet diliyorum. Bu küçük kitapçık biz dostlarının ona “Armağan”ı olsun.. (Tanıtım Bülteninden) ) |