Kitap Tanıtımı |
Unutulan anların .Zamanların unutamadığı, anlarına doğru, umudun yolunda, mutsuzluk. Umutsuzluğun içinde, umudu, umutla beklemekmiş. Bir daha, bu hayatı, yaşamam deyişlerimizde, aslında, bir hayatı yaşamamış olmakta, neyin, çelişkisi? Hangi umudun, mutsuzluğu? Rüya ile gerçekliğin arasında, hep bir yaşayışta. Yaşanılmamış, bir yaşamın, hayatın aldatışları arasından, anlatılması arasında. Umutsuzluğun, ümit kokan, yanları da vardır elbet! Biz, bir resmin içindeydik. Biz, mi? Umut, mutluluk, ümit, bekleyiş, hatırı olan ne varsa ,sunuşların adı olan, hayatın ta kendisiyle. Ve ben, yaşadığım onca günlerde, şunu sordum, kendime. Bir resim, gerçekliğin hepsini, anlatabilir miydi? Yolculukların, en acısı, bulunmazlığın, yolunda yapılandır. Sessiz…Sessiz, adımlarda, yaşanılan onca geçmişe, bir “ad” koyabilmeye. Kimin elleri tutacaktı beni? Umudun mu, umutsuzluğun mu? Hangisi? Penceremin, siyah perdeleri arasındaki mutsuzluğun elinden alıp, saracaktı ellerimi? Ve işte, o “anlar.” Ellerimden tutuşuyla, zamanın elinden alıp, hayal kırıklığımı, hayat adı altında, yeniden sunmaya. Mutlusun, ama yaşamıyorsun, dediği gün. Onca gülüşlerimin ardında, saklı kalan yaşanmamış hayatımın, yalnızlığını, nereden bilmişti? Önce, anlarımı sevmeye başladım, sonra da o çok sevmediğim, zamanları sever oldum. Ve artık, onun dilinden düşen. “Yaşıyorsun! Çünkü, mutlusun.” Deyişini, duyar oldum. Hayat bu, belkilerin ,umutsuzluğun, mutsuzluğun düşüncesi ile, mutluluğa doğru, olur ya diye başlar, ansızın zamanlarda… (Tanıtım Bülteninden) ) |