Kitap Tanıtımı |
Salâh Birsel, "Şiiri seversen mutlu olursun" der. Cemal Süreya, mutluluğun şiirinin yazılamayacağını öne sürer. Hermann Hesse'e göre sevebilen mutludur; Aragon'a göreyse mutlu aşk yoktur... Sylvia Plath meydan okur mutluluğa. Rosa Luxemburg lanet olası bir özlem duyar ona. Tezer Özlü kaçmakta bulur onu... John Berger'e göre mutluluk rastlantısaldır. Fernando Pessoa mutluluğu, mutluluğun dışında arar. Paul Lafargue tembellik hakkında... Nâzım Hikmet, "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin." diye sorar ve ekler: "İşin kolayına kaçmadan ama"... Orhan Tüleylioğlu bu kitabında insanın bitmez tükenmez mutluluk arayışına farklı bir pencereden bakıyor. İşin kolayına kaçmıyor. Mutsuzlukların mutluluk diye sunulduğu bir çağda, insanın kendini ve yaşadığı zamanı keşfetmesinin önünü açan bir araştırmaya girişiyor; mutluluğun dünden bugüne değişen anlamına dikkat çekerken okuru birbirinden ilginç olaylarla baş başa bırakıyor, düşünmeye kışkırtıyor... Kafka'dan Neruda'ya, Tolstoy'dan Rilke'ye, Gide'den Çehov'a, Mahmud Derviş'ten Necip Mahfuz'a pek çok yazar ve şairin yarattığı dünyadan mutlu sonlar diyarı Hollywood'a, İlk Çağ düşünürlerinden 2100 yılına, oradan da günümüzün gerçekliğine ulaşıyor; kitabını Wilhelm Schmid'in sözleriyle noktalıyor: "Birçok ülkede insanlar için mutluluk, hayatta kalabilmektir." |