Kitap Tanıtımı |
Osmanlı Devleti'nin varisi olan Türkiye Cumhuriyeti için Kuzey Irak değil, Musul Vilayeti olduğunu söyleyen ve vilayetin Irak'a 1926'da şartlı bir şekilde bağlandığını ve Türk devletinin vilayet üzerinde uluslararası anlaşmalarca sabit meşru yasal haklara sahip olduğunu söyleyen Keller'e göre; Türkiye sadece aktif bir diplomasiyle bile Kuzey Irak topoğrafyasının taşlarını yerinden oynatabilir ve tüm dengeleri değiştirebilir.
Keller'in danışmanlığını ve temsilciliğini yaptığı Musul Vilayeti Konseyi Türk Devleti'nin Kuzey Irak politikasının şekillenmesinde merkezi bir rol oynayabilir ve Türk Devleti ile de işbirliği yapabilir. Keller sicili bozuk Kürt liderleri yerine Kuzey Irak sosyolojik realitelerini temsile daha layık liderlerin ve insanların konseyin bünyesinde bulunduğunu ifade ediyor.
Peki Türk Milleti ve Devleti Musul Vilayeti Konseyi'nin yükselen sesini duymaya ve kanayan yaralara parmak basmaya hazır mı? Veya son iki yüzyıllık tarihimizde defaten yaşadığımız gibi Kuzey Irak'ta da oldu-bittilere mi razı olacağız? |