Kitap Tanıtımı |
Taif, İskenderiye, Tulkerim, Cenin, Nasıra,Nablus, es-Salt, Rayak, Baalbek, Halep, Katıma... Bize çok yakın ve bir o denli de uzak kentler! 14 Eylül 1918´ de İskenderiye´ nin dar sokaklarında başlayan 58 günlük yürüyüşün durakları...
Bir şiirinde "... eski zaman şeyhlerinin / sona ermesin diye saltanatları / ve kurulacak diye petrol ziftine bulanmış demokrasi / ölmemeli / buradakiler ve oradakiler" diyen Mustafa Yıldırım, Ortadoğu´ nun son büyük işgalini araştırırken "Ulus Dağına Düşen Ateş" i tutuşturan kıvılcımı Filistin vadilerinde buldu. Akdeniz kıyılarından Tukan şatosuna yürüdü, Gerizim dağında Samarit kızı güzel Asu´ nun sevda çığılığını duydu.
Issız vadilerde, gökten inen ateş içinde yürüyen, yaslandığı kayadan doğrulup tayyarelere söylenen Mustafa Kemal´ e ratladı. Şeria ırmağının karanlık sularını onlarla birlite geçti, Aclun dağlarında çalı bülbülünü birlikte dinledi. Lübnan dağında, Ariye istasyonunda uzun kirpikli Durzi güzeline gülümsedi. Büyük işgalcilerin yalanlarının Der´a istasyonunda, Barada ırmağında, Halep sokaklarında kanla yıkanışını, Rabuva geçidinde ´ranger´ acımasızlığını yaşadı. Taif´ te "Ehabbüke!" diye çığılık atan kızın elinden aldığı gül tohumunu, Seydi Beşir kumlarında sevgiyle büyütp Tulkerim´ de, Felluce´ de ağlayan küçük çocuklara uzattı.
Hanedanın İstanbul´ dan Limni adasına, oradan Çanakkale kıyılarına uzanan teslimiyetine karşı ıssız ovalarda, İskenderun limanında ve Toroslarda yakılan isyan ateşi... Gerçeklerin içinden süzülüp gelmiş 58 günde binlerce yıllık bir serüven; acısız sevdalar ve sonsuz barış için karanlığı yakmaya çağıran sarsıcı, sorgulayıcı, sürükleyici, lirik ve konusunda bir ilk... |