Kitap Tanıtımı |
Yüzyılların karanlığını yırtarak dev bedenini gösteren vakur ve sakin güneş, çevresinde uyandırdığı hayranlık ve korkuya aldırmadan, göklerin yücelerine doğru yükseliyor. Karanlığı yırtan güneşin aydınlığında bizi, uygarlığımızı, geleceğimizi görüyorum; yıkılan ziguratların gölgesinden yükselecek yeni kuleleri, yakılan kapıların yerine yapılacak yeni altın kapıları görüyorum; on binlerce yıl yaşındaki kudretli ve emekçi insanımızın, tüm hastalıkları bir silkinişte bedeninden ve zihninden atarak kendini yeniden inşa ettiğini görüyorum. Boşuna değil çekilen acılar, birbiri- mize düşmek yerine, sarılarak birbirimize, okyanuslar ardındaki karanlığı sonsuza dek bedenlerimizden çıkardığımızı görüyorum. Asırlardır kollarımıza, bacaklarımıza vurulan prangalar paramparça oluyor doğuşuyla güneşin; göklere yükselen kollarımızla, Olimpos’a tırmanan devler gibi dev kayaları fırlatıyoruz kendini tanrı sananlara. Çift başlı kartallar, ejderhalar ve aslanlar bir olup öfkeli gözlerle saldırmaya hazır kahramanlarla, yeni bir dünya kurmaya hazırlanıyor. Köroğlu dağları yeniden sarsıyor bugün; ortaçağın kapılarını yeniden kırıyor yirmi bir yaşında Mehmet’im; tüm esir insanları dünyanın, binlerce yılın coşkusu, özlemi ve cesaretini gözlerinden yayan Mustafa Kemal’e dönüşüyor bu sabah. Mum arayan karanlıklar ülkesi yerini, güneşin ülkesine böyle bırakıyor. (Tanıtım Bülteninden)) |