Modern Türkiye'nin İnşaası; Doğu Anadolu'da Ulus, Devlet ve Şiddet (1913-1950)
ISBN 9789750519260
Yayınevi İletişim Yayınları
Yazarlar Ali İhsan Dalgıç (translator) | Uğur Ümit Üngör (author)
Kitap Tanıtımı "Bu süreçleri [nüfus politikaları] düzenleyen seçkinler, öngörülebilir varsayımlarla değil, toplumun, bireylerin şartlandırılması ve yönlendirilmesi yoluyla doldurulacak boş bir sayfa olduğu fikri etrafında gelişen gelişigüzel bir toplum modeli üzerinden hareket etmişlerdir. Ancak bir araştırmacının ileri sürdüğü gibi, "boş sayfanın karanlık bir yanı vardır. İnsan doğasında uyandırdığı boşluk totaliter rejimler tarafından hemen doldurulur ve boşluğun soykırımla doldurulmasının önüne geçilemez. Boşluk, eğitimi, çocuk yetiştirmeyi ve sanatı yolundan çıkaracak toplum mühendisliğiyle doldurulur... Bu, yaşam karşıtı ve insanlık karşıtı kuramsal bir soyutlamadır". (...) Milliyetçi seçkinler ne kadar isteseler de, kültürel ve etnik anlamda tamamen tarafsız bir homojenlik söz konusu olamaz." Osmanlı İmparatorluğu'nun doğu vilayetleri, Ermenilerin, Türklerin, Kürtlerin, Arapların birlikte yaşadığı bölgelerdi. İmparatorluğun dağılması ve ulus-devletin doğuşu, bu durumu şiddetli bir şekilde ve şiddet içeren süreçlerle değiştirdi. Modern Türkiye'nin İnşası, 1913-1950 arasında İttihatçı ve Kemalist rejimlerin Türkiye'nin doğusunda, bölgeyi etnik açıdan homojenleştirme ve Türk ulus-devletine dahil etme amacıyla uyguladığı çeşitli milliyetçi nüfus politikalarını ele alıyor. Fiziksel yıkım, sürgün, zorla asimilasyon ve hafıza politikaları gibi, ulus-devlet içinde etnik ve kültürel homojenliği sağlamak adına rejimin kullandığı toplum mühendisliği araçlarını inceliyor. Yazarın kişisel görüşmelerle de pekiştirdiği, söz konusu bölgelerde daha evvel yapılmış sözlü tarih çalışmalarını, yazılı kaynakları ve belgeleri de kapsamlı bir şekilde ele alan bu araştırma, zengin bir tartışma perspektifi ortaya çıkarıyor. Uğur Ümit Üngör, farklı etnik kimliklerin yıllarca beraber yaşadığı bir sosyal hayatın merkezi olan doğu vilayetlerinin, milliyetçi seçkinlerce nasıl nüfus politikalarının odağı ve kitlesel şiddetin sahnesine dönüştürüldüğünü gösteriyor.