Kitap Tanıtımı |
1980'lerde ve 1990'larda yaşanan siyasi dönüşümler ulusal ve uluslararası güvenlik
modellerini çarpıcı şekilde etkiledi. Özellikle Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana
akademisyenler güç dengesindeki kaymaları nasıl yorumlayacakları konusunda
kuşkuluydular. Bugün tek kutuplu bir dünyada mı, çift kutuplu bir dünya da mı yoksa çok
kutuplu bir dünyada mı yaşıyoruz? Avrupa'da ya da Asya'da önemli savaşların tekrarının pek
mümkün olmadığı ya da neredeyse kaçınılmaz olduğu bir dünya düzenine doğru mu
gidiyoruz? Devletlerarasındaki ideolojik çatışma azalıyor mu yoksa artıyor mu?
Milli Güvenlik Kültürü'nde on altı önde gelen akademisyen neorealizmin ve
neoliberalizmin uzun süredir baskın olan analitik bakış açılarına alternatifleri keşfetmek için
sosyoloji ve güvenlik çalışmalarının yenilikçi bir birleşimini kullanmaktadır. Evrensel
güvenlik ilişkilerine basitçe güç ve menfaatin geleneksel boyutları açısından bakmayı
sorgulayan yazarlar, daha etkili bir modelin kültürel karmaşıklıkları da kapsayıp
kapsamayacağı hakkında kafa yormaktadırlar.
1820'lerdeki Yunan bağımsızlık savaşından bugünkü İsrail-Filistin uzlaşmalarına kadar
uzanan iki yüzyılı tarayan ve nükleer ve kimyasal silah yasakları ve insani müdahaleler gibi
zorlayıcı konularda fikir yürüten Milli Güvenlik Kültürü değişmekte olan bir dünyayı
anlamak için daha ihtiyaç duyulan bir giriş sağlayan yeni milli güvenlik modelleri için temel
atmaktadır. |