Kitap Tanıtımı |
GİRİŞ Hak arama hürriyeti en temel insan haklarından biri olduğundan gerek uluslararası anlaşmalar gerekse anayasalar tarafından güvence altına alınmıştır. Kural olarak ülkemizde yaşayan herkes gibi yabancılarda hak arama hürriyetine ve buna bağlı olarak adil yargılanma hakkına sahiptirler. Ancak yabancıların hak arama hürriyetine çeşitli sınırlamalar getirilebilmektedir. Bunlardan en önemlisi ve uygulamada sorunlar çıkaran sınırlama, yabancıların dava açarken veya takip yaparken teminat yatırmak zorunda olmalarıdır. Yabancıların teminat gösterme yükümlülüğü (Catio Judicatum Solvi), Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanununda (MÖHUK) yabancılık kriteri esas alınarak kabul edilmiştir. Türk hukukunda başta teminatın miktarı hususu olmak üzere uygulamadan kaynaklanan bazı problemler, yabancıların mahkemeye erişim hakkını engelleyecek düzeye gelebilmektedir. Dolayısıyla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı kapsamında, yabancılar için getirilen teminat yükümlülüğünde makul ölçüde yasal değişiklikler yapılması ve mahkeme uygulamalarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına dikkat edilmesi gerekliliği çalışmamızın amacını oluşturmaktadır. Türk hukukunda yapılması gerekli değişikliklere örnek olması bakımından, teminat gösterme yükümlülüğünün vatandaşlık esasına dayalı ayrımcılık yasağını ihlâl ettiğine ilişkin Avrupa Topluluğu Adalet Divanı (ATAD) kararları ve bu kapsamda İngiltere başta olmak üzere Amerika Birleşik Devletleri ve Almanyada konu ile ilgili yapılan yasal düzenlemeler üzerinde durulacaktır. Yabancıların Türkiyede Hak Arama Hürriyetine Getirilen Sınırlama: Teminat Gösterme Yükümlülüğü (Cautio Judicatum Solvi) başlıklı birinci bölümde Türk Hukukunda yabancıların teminat yatırma mükellefiyeti incelenecektir. Anayasamızın 36. maddesinde hak arama hürriyeti düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılama hakkına sahiptir. Dolayısıyla kural olarak hak arama hürriyeti kapsamında yabancılar ve vatandaşlar arasında bir ayrım yapılmamıştır. Ancak Anayasamızın 16. maddesinde yabancılar için temel hak ve özgürlüklerin milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabileceği konusu düzenlenmiştir. Bu sınırlamalardan en önemlisi olan, yabancıların teminat gösterme mükellefiyeti, MÖHUKun 48. maddesinde milletlerarası unsur taşıyan davalarda, dava açan davaya katılan ya da icra takibinde bulunan yabancı gerçek veya tüzel kişilerin teminat göstermek zorunda oldukları düzenlenmiştir. Teminat yatırma yükümlülüğü hukukumuzda ayrıca HMKda da (m. 84-m. 89) düzenlenmiştir. Birinci bölümde bu iki düzenleme, uygulamadaki problemler dikkate alınarak incelenmiştir. Bu kapsamda teminatın niteliği, teminatın kapsamı ve miktarı, teminat gösterilmemesinin sonuçları, teminat gösterme yükümlülüğünü ortadan kaldıran durumlar gibi özellik arz eden konular incelenmeye çalışılmıştır. Özellikle uygulamada Türk mahkemelerinin yabancı veya Türkiyede yerleşim yeri olmayanlar bakımından yüksek miktarda teminat miktarı belirlemeleri, bir dava açma engeli olarak görülebilir. Bu bölümde özellikle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun (HMK) ile teminat konusunda getirilen yenilikler ele alınacaktır. Konuya ilişkin HMK hükümleri, kıyasen MÖHUK anlamında istenilecek teminata ilişkin durumlarda da uygulanacağından, HMKnun getirmiş olduğu yeniliklerin yerindeliği, Mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) ile karşılaştırılarak ele alınacaktır. Türk Hukukunda Yabancıların veya Yerleşik Olmayanların Teminat Yatırma Yükümlülüğünün AİHSnin 6. Maddesi Kapsamında Değerlendirilmesi başlığı altındaki ikinci bölümde adil yargılanma hakkının kapsamı ve uygulama alanı teminat açısından incelenmiştir. Adil yargılanma hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 6. maddesinde düzenlenen en temel haklardan biridir. Bu maddeye göre, herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Mahkemeye erişim hakkı, AİHSnin sağladığı en temel güvencedir. Zira kişi mahkemeye ulaşamadığı takdirde 6. maddede yer alan diğer tüm kriterler anlamını yitirecektir. Bu bölümde, öncelikli olarak AİHSin 6. maddesinin kapsamı ve uygulama alanı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları çerçevesinde irdelenecektir. Tez konumuz olan yabancıların teminat gösterme yükümlülüğünün AİHSin 6. maddesi kapsamında, AİHSe aykırılık teşkil edip etmediği konuya ilişkin AİHM kararları dikkate alınarak incelenmiştir. Özellikle konuyla ilgili başta Ait-Mouhoub v France kararı, Golder v. Birleşik Krallık vb. AİHM kararları olmak üzere diğer AİHM kararları detaylı olarak incelenmiştir. Teminat gösterme yükümlülüğünün adil yargılanma hakkını ihlâl etmesi kapsamında, mahkeme harçlarının aşırı yüksek olması nedeniyle AİHSin 6. maddesini ihlâl etmesine ilişkin verilen AİHM kararları da bu bölümde değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Ayrıca, yabancıların teminat gösterme yükümlülüğünün hak arama hürriyetine getirilen bir sınırlama olup olmadığı Türk hukukundaki düzenlemeler çerçevesinde bu bölümde değerlendirilecektir. Üçüncü bölümde ise İnsan Hakları Boyutuyla Avrupa Birliği Devletler Özel Hukukunda Teminat Gösterme Yükümlülüğü başlığı ile Avrupa Birliği Devletler Özel Hukukunda teminat inceleme konusu yapılmıştır. Avrupa Birliği üye ülkelerinin yasal düzenlemelerinde teminat gösterme yükümlülüğü ile ilgili hükümlerin, Avrupa Birliği hukukunda Vatandaşlığa dayalı Ayrımcılık yapmayı yasaklayan kurallara uymak zorunda olduğu hem doktrinde hem de çeşitli mahkeme kararlarında belirtilmiştir. Avrupa Topluluğu Adalet Divanı (ATAD)nın konuyla ilgili vermiş olduğu kararlar, başta Almanya ve İngiltere gibi ülkelerin teminat ile ilgili mevzuatlarında değişiklik yapmasına sebep olmuştur. Bu bölümde, öncelikle, Avrupa Birliğinde Devletler Özel Hukuku |