Kitap Tanıtımı |
Milletlerarası tahkim, milletlerarası ticaretin olağan uyuşmazlık çözüm yöntemi olma yolundadır. Uyuşmazlıklarının milli mahkemelerde çözümlenmesini istemeyen milletlerarası ticaretin aktörleri gün geçtikçe daha çok milletlerarası tahkimi tercihine etmektedir. Zira böylece, tarafların seçtikleri herhangi bir milliyetten hakemlerle, tarafların tercihine bağlı bir ülkede tarafların seçimleriyle yönlendirdiği bir yargılama yapmak mümkün olabilir. Taraflar, herhangi bir devlet mahkemesine başvurmak zorunda kalmadan haklarına kavuşabilir. Hatta dünyanın birçok başka ülkesinde gerçekleşen tahkim yargılamalarında aynı avukatlarla temsil edilebilirler. Yargılamaya ilişkin çok sayıda detay tahkim yerinin neresi olduğundan etkilenmez.
Milletlerarası tahkim, niteliği itibariyle bir yargılamadır. Tahkim yargılaması sonucunda hakemler uyuşmazlığı esastan çözen bir karar vermektedir. Bu karar, taraflar arasında maddi ve şekli anlamda kesin hüküm teşkil etmektedir. Hakem kararının kaybeden tarafça rızaen yerine getirilmemesi hâlinde, icra kuvvetiyle yerine getirilmesi mümkündür. Yargılama tamamlandıktan sonra devlet mahkemelerinden verilen kararlar ile hakem kararları arasında kesin hüküm teşkil etmeleri ve icrai güçleri bakımından bir fark bulunmamaktadır.
Milletlerarası tahkimi düzenleyen kanunlar incelendiğinde, bu kanunların devlet mahkemelerinde yargılama usullerine düzenleyen kanunlar kadar ayrıntılı hükümler içermedikleri görülecektir. Örneğin, MTK, 19 maddeden müteşekkil iken HMK, 452 maddeden oluşmaktadır. MTK'nda delillerin sunulması, toplanması ve değerlendirilmesi hakkında sadece iki fıkra bulunmaktadır (MTK.m.lO/D ve MTK.m.l l/A). Buna karşılık, HMK'nda İspat ve Deliller Kanun'un dördüncü kısımda 106 madde ile düzenlenmiştir. Görüldüğü gibi, tahkime ilişkin kanunlar, tahkim yargılamasında da geçerli olan yargılama aşamalarına ilişkin ayrıntılı düzenlenmeler içermemektedir. Bu durumda, tahkim kanunlarında düzenlenmeyen konularda tahkim yargılamasına hangi kuralların uygulanması gerektiği sorusu gündeme gelmektedir.
MTK'nda düzenlenmeyen yargılama usulüne ilişkin konularda, HMK hükümleri uygulanamaz (MTK.m.17). Tahkim usulüne uygulanacak kuralların belirlenmesinde taraf serbestisi ilkesi benimsenmiştir (MTK.m.8). Bu itibarla, tararlar, delillerin sunulmasına, toplanmasına ve değerlendirilmesine uygulanacak kuralları belirleyebilirler.
Milletlerarası kurumsal ve standart tahkim kuralları incelendiğinde (ICC, UNCITRAL, 1CSID, DIAC vs.) bu kurallarda da milletlerarası tahkime ilişkin kanunlarda olduğu gibi delillerin sunulmasına, toplanmasına ve değerlendirilmesine ilişkin ayrıntılı düzenlemeler bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda, delillerin sunulmasına, toplanmasına ve değerlendirilmesine ilişkin kurallar her bir yargılamada taraflarca ve/veya hakemlerce belirlenecektir. Bu ise her tahkimde ispata ve delillere ilişkin farklı kuralların yaratılmasını gerektirir. Diğer taraftan milletlerarası tahkim, genellikle, farklı hukuk kültürlerinden gelen taraflar, taraf temsilcileri ve hakemler arasında gerçekleşmektedir. Bu durumda tarafların, temsilcilerinin ve hakemlerin her zaman ortak bir noktada anlaşmaları ve aşina oldukları kurallara göre yargılama yapılması mümkün olmayabilir. Tarafların, uyuşmazlık çıkmadan önce yaptıkları tahkim anlaşmasında delillerin sunulmasını, toplanmasını ve değerlendirilmesini düzenleyen kurallara yer vermeleri ise hayatın olağan akşına uygun değildir. Bu nedenle milletlerarası tahkimde delillerin sunulmasına, toplanmasına ve değerlendirilmesine ilişkin standart kuralların geliştirilmesi ihtiyacı doğmuştur.
Milletlerarası tahkim camiası, bağlayıcı metinlerle düzenlenmeyen konularda, hem taraflara hem de hakemlere, kararlarında ışık tutmak amacıyla bazı bağlayıcı olamayan kurallar hazırlamaktadır. Bu çerçevede Uluslararası Barolar Birliği, Milletlerarası Tahkimde Delil İkamesi Hakkında Uluslararası Barolar Birliği Kurallarını hazırlamıştır. Çalışmamızın konusunu teşkil eden bu Kurallar'ı, IBA Kuralları olarak ifade edeceğiz. IBA Kuralları, milletlerarası tahkimde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. IBA Kuralları, milletlerarası tahkimde, yazılı ve sözlü delillerin, bilirkişi raporlarının sunulmasını ve hakemlerce değerlendirilmesini düzenleyen ayrıntılı bir metindir. IBA Kuralları'nda milletlerarası tahkimde belgelerin ibrazı müessesini üçüncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu çalışmada IBA Kuralları çerçevesinde milletlerarası tahkimde belge ibrazı, özellikle tahkim yerinin Türkiye olduğu durumlar dikkate alınarak MTK çerçevesinde incelenmeye çalışılacaktır.
IBA Kuralları çerçevesinde milletlerarası tahkimde belge ibrazı konusunda bir monografi yazmanın uygun olacağını düşünmemizin sebebi, Türkiye'den tarafların milletlerarası tahkimde önemli bir ağırlık teşkil etmelerine rağmen milletlerarası tahkimde belge ibrazı konusunun doktrinde henüz ayrıntılı olarak incelenmemiş olmasıdır. Ülkemizde kavramın uygulamada çok fazla bilinmemesi nedeniyle Türkiye'den uygulamacılar ve taraflar, müesseseden yeterince istifade edemeyebilirler hatta davanın diğer tarafının haksız belge ibrazı taleplerine karşı kendisini yeterince savunamayarak mağdur olabilir. Türkiye'nin Dünya ekonomisinde gün geçtikçe artan önemi nedeniyle milletlerarası tahkimde belge ibrazının Türkiye'de de iyi bilinmesi önemlidir. Diğer taraftan 2013 yılında IBA Kuralları Türkiye Barolar Birliği bünyesinde Türkçeye tercüme edilmiştir1. IBA Kuralları'nın tercüme edilmiş olması Türkçe tahkimlerde de uygulanmasını artırabilecek bir gelişmedir. Bu IBA Kuralları'nın Türk hukukunda da incelenmesinin gereğini artırmaktadır.
II. Konunun Sınırlandırılması
Belge ibrazı ile bir arada anılan başka müesseseler de bulunmaktadır. Bunlardan ilki ve en önemlisi Müşterek Hukuk2'ta yer alan "discovery" veya "disclosure* müesseseleridir. Özellikle ABD hukukunda "pre-tiral disco-very" diğer hukuk sistemlerinde belge ibrazına ilişkin düzenlemelerden çok farklı kendisine özgü bir müessesedir. "Pre-tiral discovery", ABD mahkemelerinde yapılan yargılamalarda uygulama alanı bulmaktadır ve tahkimde "pre-tiral discovery" so |