Kitap Tanıtımı |
Yaşamın neredeyse her alanında karşımıza çıkan dil, toplumların ihtiyaçlarından doğarak iletişim ortamlarını ve iletişimin işleyiş biçimlerini derinden etkileyen bir vasıtadır. İletişim doğrudan etkileyen bu vasıtanın doğrusu ile ilgili bilimsel, efsanevi, felsefi ve dini boyutta türlü varsayımlar ortaya atılmıştır. Fakat bu varsayımların çoğu bir gereksinim temeline dayanmaktadır. Çünkü insanlar, yaratılışları gereği çevresinde gelişen durumları ve nesneleri anlayıp ifade etmeye çalışmak, iş birliği yapmak ve düşüncelerini başkasıyla paylaşıp kendini ifade etmek için bir anlaşma aracının gerekliliğinin farkına varmıştır. Bunun sonucunda, bir iletişim aracı olarak dil sistemi oluşmuştur. Evde, okulda, sokakta, çarşıda, iş yerinde ve her yerde onunla beraber yaşayarak hayatımızın merkezinde yer alan olguları yani evreni ve sosyal çevremizi tanımış ve bunu dile getirmek için göstergelerden örülü bir bildirim sistemi oluşturmuşuzdur. Bu sistem düşünce, duygu ve güdüleri, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım işlevini de yansıtmaktadır. Ancak dilin işlevleri üstüne daha fazla düşünmeye başladığımızda, ne kadar geniş, karmaşık ve tartışmalı bir alan olduğunun farkına varırız. Çünkü dil toplumsal, bireysel, biyolojik, fiziksel ve birçok farklı faktörlerle bağlantı halindedir. Felsefe Ekibi insana yönelik tüm anlama çabalarında var olan sorunun, dil için de geçerli olduğunu savunarak dilin bağlı olduğu unsurları şu şekilde göstermektedir; |