Kitap Tanıtımı |
Öncelikle, İstiklâl Marşı mızın şâiri olarak tanıtılan Mehmed Akif in Türk toplumu üzerindeki etkileri sayılamayacak kadar çok ve çeşitlidir. 1337 (1921) yılının 17 Şubat ında yazılmış ve aynı yılın Mart ayında Resmî Marş hüvviyetiyle kabul edilmiş olduğunu bildiğimiz Millî Marş ı "Kahraman Türk ordusu na ithaf etmekle kalmayıp, TBMM nin 12 Mart 1337 Cumartesi günü 17.45 te biten bir törenle birinciliğini tasdik ve ilân ettiği bu Marş ın karşılığı olan parayı da ordumuza hediye eden Mehmed Akif in, hayâtının son safhasında, "Allah, bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın!" duasında bulunuşu, onur şahsiyeti hakkında sağlam hüküm verdirebilir. Bu iddiasız kültür askerinin verdiği mesajların, elimden geldiğince, tesbit ve tahlilinin, günümüzdeki ve gelecekteki genç kuşaklara ışık tutacağım düşünerek, bu çalışmaya giriştim.
Akif in eserlerinde bir müslüman Türk ün vasıfları ön planda görülmekle beraber, o bütün insanlığa da, İslâm dini esaslarından hareketle, mesajlar veren bir bilim adamı hüvviyetindedir.
Nazmı, nesir kaideleri içine yerleştirip, bize sunan Mehmed Akif te bunu kolaylıkla gerçekleştirten, fikir ve hislerinin aynı dozda oluşu, bir başka deyişle, aynı ölçüdeki mantığı ve heyecanıdır. Bunların birini ön plana almak ve Mehmed Akif i böyle değerlendirmek imkânsızdır.
Sanırım ki, Mehmed Akif in şahsiyeti hakkında evvelâ söylenilmesi gereken husus, onun, her kahraman Türk te, hattâ her mütekâmil insanda bulunması lâzım gelen vasıfların çoğuna sahip oluşudur. Fakat o, gerek kendisi, gerek başkaları için, sağlam ve titiz bir tetkikçi ve tenkitçidir. Dünyaya hırsla ve sımsıkı bağlanmayı öngören nefs-i emmâre çok kişiyi esir etmiş durumdadır ki, bunun sonucunda kişi, kendi yaptığının en doğrusu olduğuna inanır ve başkalarını da buna inandırmaya çalışır. Zararlı nefsin esaretine girmeyen Akif için insan, koskoca kâinat içinde bir noktadır. Kişi, pek çok te sire karşı koymaya mecburdur ama bu karşı koyuş her zaman başarılı bir sonuca varmaz. Yanılmak da, yanıltmak da bizim içindir. Bu sebeple, düşünce ve davranışlarımızı bir tenkit süzgecinden geçirmemiz elzemdir. Gerçi, birçok insan bunu öğütler, ama kolaylıkla yapamaz. Mehmed Akif ise, önce yapan, sonra öğütleyendir. Tenkit süzgecinden geçirdiği eserlerinde kelimeleri düzeltip, yeniler. Kendini lüzûmunca yenileme gerekliliğine inandığı için, inandırmasını da bilir.
Mehmed Akif in verdiği mesajların uzantılarım tesbite çalışırken, misâllendirmeyi ön plana aldım. Onun yazdıklarını fişleyerek yaptığım tetkikte, misâllerin daha ziyâde dikkat çekici olanlarını vermeye çalıştım.
Kültür Bakanlığı tarafından Safahatın edisyon kritiği neşredilince, çalışmalarımı tekrar ele almam gerekti; bu sebeple de, gecikme zarurî oldu. Bu kitabın konusu Mehmed Akif in eserlerinde sonradan yaptığı değişiklikler değil, onun gösterdiği yollar ve verdiği mesajlardır ki, bu, onun önem verdiği kavramlar ve kıymet hükümleri içinde şekillenir ama bâzan bir kelime değişmesinin bütün cümledeki mânayı etkilediği düşünülürse, bu işin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliği kolayca anlaşılır.
Bu kitapçıkla gençlerimize bir nebze faydalı olabilir-sem, kendimi mutlu sayacağım. |