Kitap Tanıtımı |
Hem ekonomik hem teknolojik açıdan sürekli gelişen ve değişen dünyamızda modern benliğimiz ve benlik algımız da içsel olarak niteliyebileceğimiz sürekli bir değişim içinde. Bir yanda tüm bu değişimler yaşanırken diğer yanda gündelik yaşantımızda ve kişilerarası etkileşimimizde yavaş yavaş başlıca unsur halini almaya başlayan çatışma yönetimi, mediasyon, uyuşmazlıklarımızın çözümüne yönelik yaklaşımlarımızı ve çatışma yönetiminden beklentilerimizi toplumsal olarak değiştirmeye başladı bile.
Bir taraftan mahkemelerin yoğunluğu, diğer taraftan gerek ekonomik gerekse ailevi çatışmaların çözümünde çağımızın reşit ve özerk insanının sorunlarına eski metotların uygulanması ile artan sıkıntılar, "mediasyonun" ABDden başlayarak tüm dünyaya yayılan bir akım olmasına yol açmıştır. Mediasyon bugüne kadar alışılagelmiş "yenen ve yenilen", "kaybeden ve kazanan" odaklı çatışma kültürünü altüst ederek her iki tarafın da ihtiyaçlarına cevap verecek bir şekilde çözüm bulmalarını hedefleyen yeni bir gelişim, yeni bir süreç, yeni bir mesleki alandır. Bu gelişimden yararlanmak üzere ülkemizde de "Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ile önemli bir adım atılmıştır.
İşyeri, kira, komşuluk, boşanma ve velayet davalarında mahkeme sürecine gidilmeksizin kalıcı ve fikirbirliği ile uzlaşmaya varılmasını amaçlayan mediasyon, hukuki mevzuatların yanısıra psikoloji ve iletişim bilimleri gibi çeşitli ihtisas alanlarının kuram ve eylem perspektiflerini birleştirerek her türlü çatışmada bütünsel bir çözüm yönetiminin uygulanmasının önünü açan metotlar önerir.
Bu kitabın amacı, yeni bir toplumsal bilincin doğurduğu bir sonuç olarak ortaya çıkan ve bireyler, şirketler, partiler, etnik gruplar ve uluslararası çatışma ve uyuşmazlıklarda son dönemlerde denenmiş ve oldukça başarı elde etmiş mediasyon hakkında temel bilgileri ve uygulama için önemli metotları sunmaktır. |