Kitap Tanıtımı |
Bir Aşk Öyküsü Sonesi
Leyla vü Mecnun
Hacıvat - Karagöz gölge oyununda temelde arketipal olguların temaşa sanatıyla izleyicide yeniden kurgulanması gibi bir örnekleme vardır (örneğin Leyla ile Mecnun'un evlenmesi gibi...) Yazarın çalışmasında da benzer bir yapıya tanık oluyoruz. Güya Mecnun Leyla'sına kavuşamayınca aşk ateşi onu ilahı aşka taşımış ve şöyle demiştir: "Ben bulmuşum Mevlayı neyleyim Leylayı"". Arap ve Fars sufiliği tanrısal aşkı soyut ve aşkın bırakırken Anadolu bilgeliği onu insanda somutlar. Yani belki de cümle şu şekildedir: "Ben arar iken Mevlayı bulmuşum Leylayı". Yazarın hikayesinde Mecnun'un Leyla'sında deneyimlediği aşk, onu yine insanda tecelli eden ilahi sıfatların şahitliğine taşır. Bu tam da Anadolu Bilgeliğinde Yar, Dost, Canan, Cemal, Dilber, Dildar ve Gönül kavramlarıyla işlenir ve hasret, hicran ve vuslat kıpılarıyla anlatılır. Bu kıpılar ışk sürecinin zorunlu kıpılarıdır.
"Mecnun Delirmedi", aynı zamanda Kuranı Kerim'e de bir göndermedir. Bunlarla beraber ve bunların dışında kurgu, hikayenin akışı, mekan, kişiler (temel iskelet dışındaki iskelet Fuzuli'ye aittir) ancak kullandığı linguistik, semantik ve göstergebilimsel terminoloji yazarın kendi zevkine aittir.
Sembolik çözümlemeler ve göndermeler için kaynak aldığı düşünür ve mutasaavuflarsa şunlardır: İsmail Emre, İbnül Arabi, Hallaç, Nesimi, Harabi, Neyzen Teyfik, Yunus Emre, Fuzuli, Sadi, Şebüsteri, Konyevi, Sühreverdi, Mevlana, Hace Bektaşi Veli, Hace Bayram Veli, Farabi, İbn Sina, İbn Tufeyl, İmam Rabbani, Irakı, Attar, Rabia, Basri, Bağdadi, Bistami, Hayyam, Niyazi Mısri, Pir Sultan, Şeyh Bedrettin, Şeyh Küşteri, Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi, Fani Efendi ve Metin Bobaroğlu. |