Kitap Tanıtımı |
Bil ki dostum sen bir fanisin ve fani olarak yaratıldın. Yaşamını sürdürmüş olduğun şu dünya hayatında gözünün görüp görmediği, bildiğin bilmediğin her şeyde fani olarak yaratıldı. Ve sen, baki olan gönlünü faniye duyduğun muhabbetle hiçbir zaman mutmainne edemeyeceksin. Çünkü fani dediğimiz bu bütün olgularda bir lezzet ülfeti yani bir lezzet sınırı vardır. Çok sevdiğini düşündüğün herhangi bir şeyde dahi bir zaman sonra keyif alamadığının, eskisi kadar sana keyif vermediğinin sen de farkına varmışsındır mutlaka. Aşk dediğimiz olgu ise, öncelikle bir fikri mesele değildir. Aşk gerçek anlamda lisanı olmayıp hali ve vicdanıdır. Ve her ağzı olana değil, gönlü olana yakışır. Faniye duyduğun aşk, yani mecazi aşk bir sırdır ki, eğer ki bu sırrın sırrına varmış isen sen gerçek bir aşıksın demektir. Sevmiş olduğun bir eş, bir dost, bir telefon, bir araba hatta ve hatta bir sonbahar sana Allah'ın zuhurunun hiçbir tecellisini yansıtmıyorsa, hatırlatmıyorsa bu mecazi aşk, senin ilahi aşkla aranda perde olur. Hal böyleyken senin tehlike içerisinde olduğunu söylemek benim boynumun borcu haline gelmiş bir meseledir. Eğer bunun aksi olup sevdiğin her şeyde Allah'ı hatırlıyorsan onun tecellisini her durumda hissediyorsan ve yaratılanı sırf Allah'ın rızası için seviyorsan bu senin mecaze duyduğun muhabbet ilahi muhabbetle aranda bir köprü olur.
Unutma!
Aşk Allah'ın insana bahşetmiş olduğu bir nimettir ki, bu bir yaşama sanatıdır. Peki, şimdi sen, bu yaşama sanatının ne kadar sanatkârısın? Bunu kendine sorman hiç de fena olmaz herhalde.
Dua ve duyan ile kal inşallah.
Vesselam... |