Kitap Tanıtımı |
Bir mayıs sabahı, kuşbakışı gar manzarası: Anlatılmayı bekleyen onca hikaye, çarpan onca yürek, içinden onca sözcük, çığlık, kahkaha dökülen onca ağız, birbirine değecek, birbirine karışacak onca hayat. Her biri kendi benzersiz sabahının mavisi içinde erkek ve kadınlar: Cep telefonunu kulağına yapıştırmış yaşlı hanım, saçaklı bir süpürgenin peşinden sürüklenen temizlik görevlisi, kendisini bekleyen sorunlardan şimdiden bunalmış uyku sersemi işadamı, banliyö treninden inen cıvıl cıvıl kolejli kız sürüsü, gazete bayii genç ve güzel kadın, asma iskelesinde devasa camlı çatının demirlerini boyayan boyacı ustası...
Görünürde sıradan bir gün, diğerleri gibi bir ilkbahar sabahı. Birkaç ayrıntı hariç... Ve birkaç kaza.
Günlük hayatin anonim kalabalığı içindeki muazzam yalnızlığı hiçbir jilm yönetmeni Ladavetine´den daha iyi aktaramazdı. Bir mekânı bütünlüğü içinde anlamaya ve anlatmaya yönelik bu wman, Georges Perec ve Peter Handke´nin metinleriyle benzerlikler taşıyor. Kitabın sayfaları bir kum saatinin boşalımını istercesine okunuyor; anlatıcı okura zamanın önüne geçilmez akışım hissettirmeyi başarıyor.
-Bernard Morlino - Le Figaro
Fransa´da bir büyük şehir gan. Yollan, kimi zaman da yazgıları kesişen insanlar. Bu isimsiz kalabalığın içinden seçilen bir avuç insanın yaşantıları üzerinden kurulmuş bir zaman ve mekân anlatısı. Yüksek tempolu, gerilim yüklü, muzip bir roman, bir maraton kitap.
-Martine Laval - Telerama |