Kitap Tanıtımı |
Hiçbir eğitici edebiyat türü "fabula" kadar her yaşın, her toplumun, her dönemin gözdesi olmamıştır. Batı edebiyatı içinde Aisopos´la başlatılan bu türün gerçek ustası ve ona gerçekten edebi bir kimlik kazandıransa Phaedrus´tur, Makedonyalı bir köle olan, Augustus tarafından azat edilen Phaedrus, Aisopos´u taklit etmemiş, ondan "el alarak" daha canlı, daha espirili, zaman zaman da keskin bir alaycılıkla harmanlanmış mesellerinde yalnız adsız kişilere değil,
kendi kuşaktaşı kişilere de oklarını göndermiştir. Bu şiirler, çağlar ve kültürler farklı da olsa insanın değişmez oluşunun kanıtıdır. Phaedrus´un bu yapıtında
günümüze değgin çok ibret bulunmakta...
Güngör Varınlıoğlu, 1960-2001 yıllarında A.Ü. D.T.C.F. Latin Dili ve Edebiyatı (eski adıyla) Kürsüsü´nde, (YÖK´ten sonraki adıyla) Anabilim Dalı´nda asistan, doçent, profesör olarak görev yapmıştır. Kendi kurumunun dışında Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi´nde (1976-78), ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi´nde (1999-2005) Latince dersleri vermiştir. 1965 yılından başlamak üzere dergilerde çıkan çeşitli düzyazı ve şiir çevirilerinden başka Publius Vergilius Maro, Çoban Türküleri (1970); Gaius Sallustius Crispus, Catilina Tertibi (1973); C. Iulius Phaedrus, Masallar (1998); C. Valerius Catullus, ?iirler (1.baskı 1978, 2. baskı 1998) kitap olarak basılmıştır.
(Arka kapak yazısı)
Tadımlık
Fabula, Latince fari (söylemek) eyleminden gelen bir sözcüktür; masal, öykücük, öykü, halk arasındaki anlatılar bu adla anılmaktadır. Suetoniusun diei fabulae (gün içinde anlatılanlar) (Dom. 15) dediği budur. Fabula, kahramanları hayvanlar ya da nesneler, bir ölçüde de insanlar ve tanrılar olan düşsel bir küçük öyküdür. Yaratıkların karakterleri temsil ettiği, aralarında geçen olayların düşünceyi somutlaştırdığı bir yapıdır. Katı öğütler yerine düş gücü çalıştırılarak yaratılan canlı, renkli, küçük oyunlarla iyiyi, güzeli, doğruyu göstermek için kullanıldığı bir araçtır. Böylece verilen öğütler sözde kalmamakta; etten, kemikten bir varlığa bürünmekte, devinime geçerek yaşam kazanmaktadır. Her zaman, her yerde böyledir. Yazıdan önce söze dökülmüştür. Çok eskilere gider, gelenekseldir. Çünkü anlaşılması için bilgi birikimi gerekmez, sağduyu yeter. Fabula, insan aklının doğayı gözlemleyerek uydurduğu, deneyimlerinin sonucunu yansıttığı bir yaratıdır; belleklerde kuşaktan kuşağa, çağdan çağa yenilenerek geçen kalıttır. İnsanın kendi payını alacağı öykü, hisse çıkaracağı kıssadır. Türün Klasik Dillerdeki (Eski Yunancayla Latince) ilk temsilcisi, Ege Denizinin doğusundandır, Küçük Asyalıdır, Phrygialıdır. İÖ VI. yüzyılda yaşayan Aisopos, Yunanca düzyazıyla masallar yazmıştır. Bunlar gene bir düşünceyi belirtmek, bir görüşü kanıtlamak üzere hayvanları dillendiren, Yunancasının Latin harşerine geçirilmiş biçimiyle ainos, mythos, logoslardır. Türün Klasik Dillerdeki ikinci temsilcisi Ege Denizinin batı kesiminde, kuzeyindendir, Makedonyalıdır. İS I. Yüzyılda erken yaşta geldiği Romada yaşayan Phaedrus, Latince koşuk biçiminde masallar yazmıştır. Phaedrusun yapıtı, genellikle içeriğinin herkesçe bilinmesi dolayısıyla, özgün dilinden göreceli olarak kolay okunur. Bu bakımdan dilde biçimsel ve yapısal yeterli bilgiler edinildikten sonra, kanımca, Latinceyle doğrudan tanışma aracı olabilir. Ancak, bu çerçevede bir de özel Phaedrus sözlüğüne gereksinme duyulacaktır. Aisoposça Koşukları, Fables de Phèdre, traduction nouvelle avec introduction et notes par Pierre Constant, Librairie Garnier Frères, Paris, Latince metinden çevirdim, Fransızcasıyla karşılaştırdım. |