Kitap Tanıtımı |
Günümüzde, teknoloji ve küreselleşmede yaşanan değişim ve gelişime ayak uydurabilen markalar, pazarda varlıklarını sürdürebilmekte, direnen markalar ise rekabetin gerisinde kalıp, pazardan silinmektedir. Pazarda varlığını korumaya çalışan işletmeler, rakiplerinden farklı olarak, tüketicilerle iletişimlerine markayı dahil edip, markayla etkili iletişim kurmaya çalışmaktadır.
Bu işletmeler, tüketicilerin beş duyu organına yönelik mesajlar tasarlayıp, tüketicileri duyguları ve duyuları aracılığıyla harekete geçirmektedir. Duyulara hitap edecek şekilde tasarlanmış marka iletişim mesajları, tüketicilerin markayla ilgili deneyim yaşamasını, markanın farkındalığını, zihinde kalıcı olmasını ve bilinirliğini arttırmaktadır.
Markalar ile duyular arasındaki bağlantı, duyusal markalamanın doğmasını sağlamıştır. Markalar, tüketicilerin duyma, koklama, tatma, dokunma ve görme duyularına mesajlar ilettiklerinde, tüketiciler bu mesajlardan etkilenmektedir. Duygusal bir varlık olan tüketiciler, kararlarının çoğunu duyguları ile almaktadır.
Dolayısıyla, marka iletişiminde duyulara hitap edildiğinde, tüketicileri duygusal olarak etkileyebilme şansı vardır. O yüzden işletmeler, iletişim çalışmalarını, mantık üzerine yoğunlaştırmanın yanı sıra, tüketicilerin duyularına ve duygularına da odaklanmalıdır. Duyusal markalama ile tüketicilere farklı satın alma ve marka deneyimi yaratılmalıdır. |