Kitap Tanıtımı |
Yıllardan 1948 ya da 1949, küçük bir kız bir sinema salonunda Kırmızı Pabuçları izlemektedir. Dünyaca ünlü bir balerin olan Victorianın filmin sonundaki kaderi kızın ümitsizce koltuğuna gömülmesine neden olur. İşte o küçük kız, kadınların yaratıcılık tutkularının bastırıldığı bir devirde doğmuş, buna karşın Kanadanın dünya edebiyatına armağan ettiği en önemli yazarlarından biri olmayı başarmış olan Margaret Atwooddur.
O salonda başlayıp yazar olarak kazandığı uluslararası başarılara uzanan yolculuğu bu kitapta anlatılan hikâyelerden yalnızca biri. Zira yazını masallardan ve mitolojiden beslenen Margaret Atwoodun hikâyesi birçok kadın yazarın ortak hikâyesinin bir parçası. Bu kadınlar, hem erkek hem kadın sanatçıya atfedilen ikonografiyi geri dönülmez bir şekilde değiştirdiler.
'Olağan' ya da 'olağandışı' terimleriyle düşünmüyorum. Elbette yapmış olduğum pek çok şey, diğer insanlar açısından olağandışı olabilir, ama benim açımdan öyle değil. |