Kitap Tanıtımı |
Henüz yüzüne ustura değmemiş genç berber çırağı Haşmet bir gece rüyasında O´nu görür ve hemen derin bir aşka gark olur; peşinden Bağdat´a doğru uzun bir yolculuğa çıkar. Bu büyülü yolculuk sırasında karşısına çıkan, hayatları tuhaf aşklarla bezeli insanlar Haşmet´e kendi hikayelerini anlatıponu uyarırlar. Lakin, Haşmet´in kalbi çoktan akıldışı aşkının girdabına kapılmış, ruhu sönmemek üzere alev almıştır bile. Ne zavallı kondüktörün anlattıkları, ne tel cambazı Yakup´un dehşet verici kaderi, ne aynacının korkunç hikayesi, ne meczuplar gemisinin kaptanının ne de gedikli yolcusunun uyarıları Haşmet´i yolundan döndürür.
Onun hayranlık uyandıran aşkı menziline ulaşmaya kararlıdır...
"Sonuçta, bütün aşk hikayeleri başkalarına ait olduğu sürece tehlikesizmiş gibi dururlar. Umuyorum ki, bu satırların okuyucusunun son sayfayı kapattığında -eğer o sebatkar okuyuculardan biriyse- mayınlı bir araziyi selametle atlatma ayrıcalığına sahip olmanın keyfi içerisinde bir başkasına, bir başkasının hikayesinden hâlâ alayla söz edebilecek kadar bir hevesi kalmış olsun. Değilse... hiç önemi yok; her zaman hikayeler bir şekilde menzillerine ulaşmayı bilirler."
(Arka Kapak) |