Kitap Tanıtımı |
Mesafenin eridiği, şeffaflığın ideoloji hâline geldiği, ölümün bile performansa dönüştüğü bir vasatta
yaşıyoruz. Kişinin kendisini sergilemek zorunda kalmadığı, kendi başına kalabildiği bir mesafeden
mahrumuz. Sermayenin, enformasyonun, iletişimin hızı önünde duran hiçbir engele izin yok. Zaten
bu sebeple, şeffaflık güven ile, sır da suç ile bağlantılandırılıyor. İnsanlık tarihi kadar eski bir mesele
olsa da mahremiyetle ilgili bugüne has ve yeni sorunlarla karşı karşıyayız çünkü mahremiyet,
mekânsal, öznel, değişken ve yaşayan bir gerçeklik. Günümüzde bu değişken yapıyı anlayabilmek
için cazip teknolojik vaatleri ve tekno-kapitalist yapılanmayı kendi sistemsel çerçevesi içinden
görebilmek, bundan da önemlisi meseleye nereden baktığımızı netleştirmek gerekiyor. Elinizdeki
derleme, bu zorunluluğun sorumluluğuna talip olan ve mahremiyeti (felsefe, sosyoloji, tarih, ahlak,
fıkıh, tasavvuf, mimari, hukuk vb. alanlarda) disiplinlerarası bir yaklaşımla, bugünün içinden,
yeniden ele alan yazılardan oluşuyor. Değişenleri ve değişmeyenleri, tarihî ve güncel olanı ele alan
Mahremiyet: Hayatın Sırları ve Sınırları'nın içinde yer alan yazılar, mahremiyetle ilgili bir bakış
açısının oluşmasına katkı olarak değerlendirilmeyi hak ediyor. |