Kitap Tanıtımı |
Destanlar; özellikleri itibarıyla aklımızın alamayacağı sayısız olağanüstü motiflerle süslenmiş, bir milletin karşılaşılan olaylara karşı verdiği tepkileri anlatır. Ancak bu kesinlikle uçan, kaçan, yok olan savaşçıların anlatıldığı “eğlencelik” bir yazım türü olduğu anlamına da gelmez. Destanlar kendi içlerinde sırlar barındırırlar. O dönemin toplumunun bildiği ve geleceğe aktarılması gereken sırlar. Pisagor'dan çok önce MÖ 1.000 tarihinde yazıldığı artık kesinleşen Baudhayana Sutralar'da, 1,414215 olarak verilen ikinin karekökünün MÖ 3.150 yılındaki Kurukşetra Savaşı'nı anlatan Mahabharata'ya “Devasa Kuş Garuda” motifi ve 196 tuğladan inşa edilen “Kanatlarını açmış kartal şeklindeki sunak” ifadesi ile işlendiğini biliyor muyuz? MÖ 500 yılında kitap hâline getirilen bir destanın içindeki bilgilerin, Baudhayana'dan çok daha önce, MÖ 3300 yılında kurulan Harappa Antik Kenti'yle başlayan İndus Vadisi Uygarlığı döneminde zaten bilindiği, yapılan kazılarda ortaya çıkartılan kanadını açmış kartal şeklindeki sunaklardan anlaşılmıştır. Ancak her zamanki gibi Batı bilimi, bu konuda suskun kalmaya ve bizi “kök yiyen” toplayıcı insan topluluklarından evrimleşmiş bir topluluk olduğumuza inandırmaya çalıyor. Pisagor'a atfedilen teoremler, ondan beş yüz yıl öncesine ait teoremler ve bugünümüzden üç bin yıl öncesine ait teoremler de aslında günümüzden beş bin üç yüz yıl öncesine ait. Biri MÖ 5.000 yılına ait (Ramayana) biri de MÖ 3.000 yılına ait (Mahabharata) destanları çevirmeye devam ettikçe yalandan örülü Batı ve Amerika eksenli tarih yerle bir olacak gibi duruyor. Yeter ki bizler, bu destanları bilimle iç içe okumaya devam edelim. (Tanıtım Bülteninden) ) |