Kitap Tanıtımı |
Zincire vurulmuş kürek mahkûmuyken bile özgür olan bir ruh: Babanı
ara, babanı bul, babanı yok et! Bu yolları sen yapıyorsun adımlarınla;
rehberin, yoldaşın, umudun sadece cesaretin... Korkma! Dünyanın
bütün polisleri ve dünyanın bütün katilleri seni biliyorlar ama sen
korkma, ellerinden gelmeyecek sana dokunmak, bütün bu paslı demir
parmaklıklar onların dilleri.
Rehberin, yoldaşın, umudun senin yalnızlığındır...
Yalnızlık senin tabancan!
İstanbul'da kavgacı bir mahalle Madunköy. Milletin gitmeye korktuğu,
polisin girerken silahını okkaladığı bir mahalle... Lambaların pır pır
ettiği, günah gibi karanlık sokakların olduğu, geveze, gözü kara,
tozlu ve meydan okuyan bir mahalle... Bir gece mahallede bir polis
öldürülür, sonra bir tane daha... Sonra polisler bizimkilere, bizimkiler
polislere dalar... Sonra daha başka şeyler...
Kürtler, Lazlar, Türkler, Balkanlılar, aşiretler, tarikatlar, siyasiler,
kabadayılar, ruhunu kaynar sular gibi fokurdatan türlü erkekler...
Mehmet Batur, Madunköy'de bir kenar mahallenin tarihini anlatıyor:
Boşluğu, görünenden fazlasını, eski defterleri... Madunköy'de herkesin
her şeyle ilgisi var.
Madunköy, sert bir dengenin, duyulmayanların, her yerde
anlatılmayanların romanı... |