Kitap Tanıtımı |
Madımak
Bir dönemeç; bir süreç, bir kıskaç, bir inileme, bir çılgınlık bir çığlık... Bir ot; Sivas yaylasında yetişen, çorbaya katık. Madımak bir otel Sivas Çarşısı'nda, bağnazlarca yakılıp yok edilen. Bir yangın alacasının cayırtıları, haykırışları ve 35 can insanın acılarla alazlar, dumanlar arasında kavrularak boğularak susturulması. Canlı, insan, alev, duman, ölüm gibi acılar çok yaşanmış; çığlıklar atılmış, çağlar boyu ölümler, öldürmeler yaşanmıştır, ama böylesi, hiç görülmemiştir, ne bu topraklarda, ne de başka yerlerde, başka zamanlarda. Bu bağnazlar, Neron'dan da çılgın daha da acımasız. Bu bir oyun mu yoksa bir düzenin acımasız sonucu mu? Yalvarmak yakarmak yetmedi, çığlıkları kimseler duymadı. Kurtuluşu sağlayamayan sorumlular, yöneticiler suskunluklarıyla, sorumsuzluklarıyla kaldılar.
Madımak Çığlığı Dinmedi, Sürüyor...
"Madımak Yangını" cumhuriyet öncesi ve cumhuriyet sonrasının belirli zaman dilimlerini anlatıyor... anlatırken de, oldukça dğişkenlik gösteren sosyal, ekonomik ve siyasal olguların burgaçlarına korkusuzca inip çıkıyor. O günlerde de, bu gün de yaşananlar, ülke ve ulusu için bir arayış sürecidir denilebilir... Ne var ki; bunca gelişmelere karşın bağnazlık özelliğinin halen sürdüğü, hatta daha da arttığı yadsınamayan bir gerçektir...
İşte "Madımak Çığlığı" bu ayırımı özellikle kanıtlayan belgesel bir romandır. Kanımca adı da bu acı deneyimden esinlenmiş... Yazar, bu kitabında ayrıca; yukarıda altlı çizilen dönemlere tanıklık yapan ailesinin; doğanın ve şartların acımasızlığına karşın verdiği yaşam kavgasını. Osmanlının son dönemlerini, Ermeni tehcirinde; aynı toprağı paylaşan insanların ırk,dil ve din ayrımı gözetmeksizin, birbirine olan güven ve saygılarını, Milli Mücadeleyi, Cumhuriyeti, devrimleri, tek partiden çok partiye geçişi ve kesintiye uğrayan demokrasilere de değinerek doğruları ve yanlışları günümüze aktarmayı başarmıştır. Bu belgesel romandan alınacak çok ders olduğunu belirtirken, onu yürekten kutluyorum...
Erdoğan Baysal
Romandaki kahraman Anıl, dayanışma duygusunu zamanla kaybeden ve bazı siyasetçilerin oyunlarıyla bölünen bir toplumun içinde yaşamak zorundadır. Ama Anıl; hiç yılmadan kendisiyle ve toplumla savaş veriyor. Bzen çığlıklarını duyuramıyor, üzülüyor ama umudunu hiç yitirmiyor. Bu romanı okuyan hekesin; başını iki elinin arasına alıp düşüneceğinden eminim... "Yarayı kaşıyıp kanatmayalım" diyenlere sesleniyorum. "Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen bu katliamı ve Sivas şehitlerini unutmak ve unutturmaya çalışmak ihanettir.
İkbal Pınar
Anadolu'da aydınlanmanın, tarih süzgecinden geçerek, M.Kemal ATATÜRK ile nasıl yaşam bulduğunu, aydınlanman devrimlerinin bir ulusun yangısı üzerinde nasıl etkili olduğunu düşünürken, "Madımak Çığlığı" ile din bezirganlarının bir toplumu nerelere getirdiğini acı acı gülümseyerek bir kez daha görmek, insanın içini buruyor. Büyük usta, aynı toprakları, yazgıyı paylaştığımız, Anadolu'lu olmak ile öğündüğümüz " Anadolu'nun Bilge Karıncası", bizleri yeniden uyardığın için sağol.
Yavuz Uğur Özdemir(Tarih Uzmanı) |