Kitap Tanıtımı |
Kur'ân çocukları bize "Dünyâ hayatının süsü" olarak tanıtır. Hz. Peygamber (s.a) de, Allah'ın kullarına olan merhametini sahâbesine anlatırken çocuğunu şefkatle emziren bir kadını örnek olarak göstermiş ve "Şu kadının kendi çocuğunu ateşe atacağını sanır mısınız" sorusuna "hayır" karşılığını alınca "İşte Yüce All?h kullarına bu kadının çocuğuna şefkatinden daha merhametlidir" buyurmuştur. Bir başka gün de, torunu Hz. Hasan"ı öperken yanında bulunan ve "Benim on tane çocuğum vardır, onlardan hiçbirini öpmedim" diyen el-Akra et-Temîmî'ye "merhamet etmeyene, merhamet olunmaz" cevabını vermiştir.
Çocuklarımız Halil Cibran'ın ifâdesiyle "Bizim yayımızdan geleceğe fırlatılan canlı bir ok gibidir. Bizler onların gövdelerini barındırabiliriz, fakat rûhlarını asla barındıramayız. Onların rûhları yarının sarayındadır. Onlara benzemek için uğraşabiliriz, ama onları kendimize benzetmek için uğraşmamalıyız. Çünkü hayat, geriye adım atmaz ve dün ile ilgilenmez." Şüphesiz anne ve babaların en büyük isteği / ideali dünyaya gelmelerine aracı oldukları çocuklarını güzel bir şekilde yetiştirmek, eğitmek, faydalı bir insan olarak hayata hazırlanmalarına yardımcı olmaktır. Bu konuda İslâm, anne ve babalara, çocuklarına koyacakları isimden başlayan, olgun bir insan olmalarına kadar uzanan gelişimlerinde birçok sorumluluklar yüklemiştir.
Hz. Lokmân ile ilgili bu çalışmamızda, kendisine Allah tarafından verilen "Hikmet" tartışılmayan Hz. Lokmân'dan ve O'nun her baba gibi oğluna zaman zaman yaptığı nasihatlarından bahsedeceğiz. Niyetimiz İbn Abbas (ra)'dan rivâyet edilen ve Hz. Peygamber'in: "Siyâhîlere sâhip olunuz. Şüphesiz ki onlardan üçü" cennet ehlinin efendilerindendir. Bunlar Lokmân el-Hakîm, Necâşî ve müezzin Bilâl'dir" kutlu sözünü tutmak ve O'na gücümüz ve kabiliyetimiz ölçüsünde sâhip çıkmaktır. |