Lidyalılar ve Dünyaları
ISBN 9789750817465
Yayınevi Yapı Kredi Yayınları
Yazarlar Kolektif (author)
Kitap Tanıtımı Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi, ülkemizin arkeolojik zenginliklerini gündeme getiren Anadolu Uygarlıkları Sergi Dizisinin bir devamı olarak Lidyalılar ve Dünyaları adlı sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergiyle eş zamanlı olarak tam bir Lidya ansiklopedisi olarak tanımlanabilecek bir sergi kitabı yayımlandı. Lidya uzmanlarının kapsamlı yazılarına ek olarak bu görkemli uygarlığın günümüze ulaşan en değerli eserleri bu kitapta yer alıyor. Tadımlık Lidya: Coğrafi Konum Antik Lidya, nehir vadileri ve dağlardan oluşan orta Batı Anadoluda, İsviçre veya Danimarkanın yarısından biraz daha geniş ve Amerika Birleşik Devletlerinin New Hampshire eyaleti ile yaklaşık aynı büyüklükte bir alanda konumlanmıştı. Lidyanın topografyasına egemen olan, doğu-batı doğrultusunda uzanan dağ sıraları ve bir dizi değişken nehirlerdir. Bu nehirler kabaca 100-200 km uzunluğunda olup, Anadolunun alçak yaylalarından doğarak Ege Denizine dökülmektedir. Bölgenin başlıca nehirleri Hermos (günümüzde Gediz Çayı) ve Kaystrostur (günümüzde Küçük Menderes). İkinci nehir boyut olarak küçük olsa bile, Avrupa yazınında Asyaya en erken atıfla ilişkilidir: Kanatlı kuşlar, kazlar, turnalar, uzun boyunlu kuğular nasıl sürü sürü, Asya çayırlarında, Kaystrosun iki yakasında, sallayarak kanatlarını kibirli kibirli, nasıl uçarlarsa bir o yana, bir o yana, çağrışarak yere konunca çayır çın çın öterse nasıl... Kuzeye ve güneye doğru Lidya hududunu ya da sınırlarını oluşturan, nehirler ve dağ sıralarıydı: kuzeyde Kaikos Nehri (günümüzde Bakır Çayı) ve dağ dizisi, Lidyayı Mysiadan ayırırken; güneyde Meandros Nehri (günümüzde Büyük Menderes) Lidyanın Karya ile sınırlarını belirlemekteydi. Doğu sınırları, Ege kıyısından kabaca 150-200 km uzakta ve batı sınırları bazı yerlerde sadece 10-25 km uzaktaydı. Bu sınırlar Lidyayı sırasıyla Frigyadan, İyonyanın Grek topraklarından ve Aeolisten ayırmaktaydı.3 Lidya Döneminde Lidya, MÖ 7. ve 6. yüzyıllar Lidya, dilleri (Hint-Avrupa dil grubunun Anadolulu bir alt-dalı), dinsel, sosyal ve sanatsal gelenekleri ile ayırt edilen bir Anadolu halkı olan Lidyalıların anavatanıydı. Altın ve gümüşün başlıca kaynaklarını kontrol altında tutan saldırgan hükümdarlığın kralları altında, Lidya güçlü bir devlet ve bir imparatorluğun çekirdeği halini alarak; 7. ve 6. yüzyıllarda 100 yıldan biraz daha fazla bir süre mevcudiyetini sürdürmüştür. Lidya tarihinin başlangıcı, özellikle, MÖ 5. yüzyılda yazan Herodotos olmak üzere, antik Yunan yazarları tarafından bir peri masalı ve romantizm potpurisi olarak bildirilmiştir. Herodotosa göre, Lidya MÖ Geç 2. ve 1. binyıllarda peş peşe gelen iki hükümdarlık tarafından 500 yıldan fazla bir süre yönetilmiştir. Daha erken Atyad Hükümdarlığının ilk dönemlerindeki kıtlık, rapor edildiği üzere, Lidyalıların Etrüsklerin atası haline geldikleri İtalyaya göçünü tetiklemiştir. Bu inanış daha antik dönemde şüphe uyandırmıştır ve bunun günümüz bilim dünyasında birkaç yandaşı bulunmaktadır. Ancak Lidya topraklarının MÖ 2. binyılda gerçekleşen Thera/Santorini patlamasının volkanik tefrası ile kaplanması, sıra dışı acil eylemleri harekete geçirecek ve akıllarda ortaklaşa uzun süre yer tutacak kıtlık koşullarını yaratmış olabilir. Sonraki Herakleidai Hükümdarlığı ise söylenildiği üzere Herakles ve Lidya Kraliçesi Omphale ya da ona hizmet eden hanımca kurulmuştur. Üçüncü ve sonuncu Lidya Hükümdarlığı Mermnadai ve MÖ 680 ve 540 dolaylarında verasetle babadan oğula geçen bir sistemle ülkeyi yöneten kralları Gyges, Ardys, Sadyattes, Alyattes ve Kroisos ile Lidya tarihi ve kültürü halk masallarının sislerinden belirmeye başlamıştır ve Yunan kaynaklarının hayal gücünden sıyrılmasıyla inanırlılık kazanmaya başlamıştır, Yakındoğu metinleri ve büyük miktarda malzeme kültürüyle desteklenmiştir ve takviye edilmiştir; bunlardan sonuncusunda ayırt edici ve eşsiz özelliklere ulaşmıştır. Kral Gyges (MÖ 680-644 dolayları) ile başlayarak Lidya kralları, Kroisos Döneminde (MÖ 560-540 dolayları) doğuda Halys Nehrine (günümüzde Kızılırmak) kadar genişleyip en geniş uzamına erişen bir batı Anadolu imparatorluğu yaratmışlar ve yabancı güçlerle (Mısır, Mezopotamya, İran, Yunanistan) diplomatik ilişkiler kurmuşlardır. Lidyalıların Tmolos Dağının kuzey yakasındaki vadi akıntılarından toplanan ikincil altından ve batı ve kuzeybatıdaki kaynaklardan gelen altın ve gümüşteki zenginliği, herkesçe bilinir olmuştur. Lidyalıların Yunanlıları etkileyen kültürel başarıları, madeni para sisteminin icadını, dokuma ve değerli metal sanatını, kozmetik, müzik, atçılık, park ve bahçelerdeki usta işçiliklerini içermektedir. Madeni para sistemi dışındaki başarılar, neredeyse yalnızca Yunan yazınından bilinmektedir. Arkeolojik kayıtlar malzeme kültürünün daha uzun ömürlü ve somut formunu belgelemektedir ki bu kültürün kayda değer örnekleri, kireçtaşı ve mermer ile gerçekleştirilen kesme taş inşaatındaki etkileyici, heykeltıraşlık, metal işçiliği, seramik ve belki de fildişi oymacılığıdır. Bu muhtelif formlar ve Lidya malzeme kültürünün diğer yönleri (alfabetik yazı gibi) Yunan kültüründen hatırı sayılır derecede ödünç alma ve uyarlamanın söz konusu olduğunu doğrular niteliktedir (bakınız; Melchert, bu ciltte). Komşular arasında kültürel değiş tokuş olağandır (hatta kaçınılmazdır ancak derinlerde siyasi ve dini ayrımlar olabilir). Yine de Anadolu Lidyalılarının malzeme kültüründe Yunan modellerinin öne çıkması ve Sardeiste çok miktarda bulunan ithal Yunan seramiği, Lidyalıların batı komşularına olan daha dinamik bir tavrına işaret etmektedir. Bu anlamda, sanat ve popüler kültürün malzemedeki yansımasını bir açıdan resmi politikasının tarihsel kaydında görmekteyiz: Yunan şehir devletleriyle diplomatik ilişkiler ve Yunan mabetlerine kraliyet tarafından cömertçe yapılan yardımlar (anakara Yunanistanda olduğu kadar Anadoluda da; bakınız Kerschner, bu ciltte). Lidyanın baş şehri Sardeisti: Lidya İmparatorluk ve bağımsızlık dönemindeki belki de tek şehriydi ki bu sit Lidya kültürüne ait arkeolojik kanıtların açığa çıkarıldığı temel yerdir (açığa çıkarma işlemi kontrollü kazılar ile gerçekleştirilmiştir). Sardeis Hermos Nehri vadisinin Tmolos Dağı (g