Kitap Tanıtımı |
"Ay belki de gökyüzünde, bir soyun gururu olan bu harikulade genç kızı izlemek için durdu. Beyleri dize getiren atalarını, onların ele geçirdikleri yüz kentin kubbelerini taçlandıran bayraklarını anımsıyor mu? Atların dörtnala koştuğu dağların sarsılmasını duyuyor mu hala?"
Kont Robert de Beauplan, La Liberte d'Egypt
"Dans ediyor; bir deniz uçurumunun gizli gölgesinde oluşmuş inci parlaklığındaki bedeni genç bir palmiye gibi ince. Onu izlerken gözkapakları mavi bir ceylan geliyor akla. Lavtadan dökülen ezgiler eşliğinde dans ederken, kumların büyüsüyle sıçrayan genç bir kısrağı andırıyor. Çıplak ve beyaz güzel ayakları karla yoğrulmuşa, ay ışığına bulanmışa benziyor.
Bu, Prenses Leyla Bedirhan'ın öyküsü: Kürdistan'ın çok güçlü bir beyinin kızı, bir gün efsane ülkesini terkedip o toprağın eski sanatçılarının düşlerini dansla dile getirerek dünyayı ele geçirmeye karar verdi."
Jean Masson, Candide
Botan suyu yatağını, tarih akışını değiştirseydi, Bedirhani Leyla'nın öyküsü ham ipeğe elle yazılmış bir soyağacının dallarında, sayfa kenarları yaldızlı çizgilerle çerçevelenmiş, altın şemseli, gül bezeli bir elyazmasında bulunabilirdi. Öyküsünü yazmak, adın yeniden Doğu'ya dönüşüne, Leyla'ya kaldı. O da yüreğinde gönüllü vazgeçişlerin, ertelemelerin pişmanlığı, yazının büyüsüne yakalanmış sözcüklerle ördü öyküsü. Leylaların yaşamı, gizi, gizemiyle öykünün ötesinde, yazının büyüsüne tutsak edilemeyen sözcüklerde kaldı. |