Kitap Tanıtımı |
Faruk eline ulaşan mektubu gözyaşı döke döke okumuştu. Demek insanlar gariban ve saf olunca, kendisini insan sanan şeytanlar onlardan istifade edebiliyor ve onları da bu günah yolculuğunda seyahat etmeye mecbur bırakabiliyorlardı.. Faruk bu mektubu okuduktan sonra kızı kararından
vazgeçmek yerine, ona daha da hayran olmaya ve bağlanmaya başladı. En azından geçmişini gizleyip, ona yalanlar söyleyerek onu kandırmamış ve her şeyi olduğu gibi anlatmıştı. Faruk arabadaki peçeteyle gözyaşlarını silerek arabadan indi. Ayakları onu taşımıyordu artık. Avucunda tuttuğu mektubu buruşturup yok edecekti. Sigara içmediği için cebinde çakmağı yoktu. Arabada bulunan çakmağı aldı ve mektubu yaktı. Sonra da avucuna aldığı külleri göğe doğru savurup yok etti. Kendince Melek Kız'ın geçmişini yakmış, onun için hayatında yeni sayfalara yer açmıştı.
Kadın neydi doğu illerinde, sus deyince susacak, konuş deyince konuşacak bir robot muydu? Yoksa kayıtsız şartsız erkeğine hizmet etmek zorunda olan bir köle miydi? Söyler misiniz kadının hayatımızdaki gerçek konumu neydi ve neden hep kapının eşiğine doğru itilip, duyguları linç edildi? |