Kitap Tanıtımı |
GOTTFRIED WILHELM LEIBNIZ 1646da Leipzigde doğdu. Babası üniversitede
ahlak profesörüydü. Parlak bir çocuk olarak Leibniz hem Yunan ve hem de
Skolastizm felsefelerini inceledi, ve kendi anlattığına göre on üç yaşında İken
Suárezi başkalarının romansları okumaya alıştıkları kolaylıkla okuyabiliyordu.
On beş yaşında üniversiteye girdi ve James Thomasiustan dersler aldı. Bacon,
Hobbes, Gassendi, Descartes, Kepler ve Galileo gibi modern düşünürler ile
tanışarak onlarda daha iyi bir felsefenin örneklerini buldu.
İnsanın güzel olanı beğenme ve çirkin olanı beğenmeme, iyi olanı isteme ve
kötü olanı istememe, gerçek olanı doğrulama ve yanlış olanı yadsıma gibi saltık
olarak ussal bir belirlenimi vardır. Ya da, insan tinsel olarak duyu, yürek ve ustur,
duyum, duygu ve düşüncedir. Felsefe Usun bilgisidir. Eğer bilginin sözde aracı
olarak, gerçekliğin aracı olarak duyum ya da algı, ya da duygu, sezgi, esin vb.
ileri sürülüyorsa, bu yetilerin düşünmedikleri, ama duyumsadıkları, algıladıkları,
sezdikleri vb., oysa gerçeklik ile bir olan bilginin kavram ve olgunun birliği olduğu
anımsanmalıdır. Duyunun , algının, sezginin vb. sunduğu izlenimler, tasarımlar,
duyum ya da duygular düşünceye dayalı pekin ve gerçek bilgi ile bir değildir. Tersine,
bu düzlemde belirlenen insan bilincinin ancak ve ancak kuşku olabildiğini
kuşkuculuk bile pekinlikle doğrular. Gerçeklik düşüncenin, usun kendi doğasıdır,
ne bir öcüdür, ne de insan usundan kaçan bir öte-yandır. Us kendi doğasında gerçekliktir,
düşünme yetisinin özsel işlevi gerçekliğin kendisidir: Doğal us parçanın
bütünden büyük olduğunu, A = B, C = B, öyleyse A = C olduğunu, bir teğetin bir
eğriyi tek bir noktada kestiğini, her etkinin bir nedeni olduğunu, koşut çizgilerin
kesişmediğini (koşutluğun ussal olduğunu), sonsuzun bir sayı ya da sayılabilir
olmadığını, iyinin ve gerçeğin ve güzelin kötü, yanlış ve çirkin olanın karşıtı
olduğunu yadsımaz. Bu gerçekliklerden kuşku duymayı, karşıtlarının da doğru
olabileceğini tasarlayabilmek usdışı dediğimiz şeyin dehasıdır ve bilgiyi sözde
kavramı önceleyen deneyimden türettiğini sanan görgücülüğün yaptığı şey tam
olarak budur. Kuşkuculuk tam bir us-yarılmasını doğrulayarak geriye ne gerçeklik
ne de değer, ne doğru ne de eğri, ne iyi ne de kötü bırakır. Özsel olarak ussal
olan insan için önemli olan şey kavramları, beyninin en değerli yetilerini doğru
bağıntıları, diyalektikleri içinde kavrayabilmek, onları görgül dünya ve yaşam
üzerinde doğru olarak uygulayabilmek, kötülüksüz, bilgili, güzel, olanaklı en iyi
insanı gerçekleştirebilmektir. Ancak insanları iyi ve doğru ve güzel olan bir dünyanın
tüm olanaklı dünyaların en iyisi olduğunu bilmektir. Leibnizin Us uyumdur
ilkesine göre, uyumlu ilişkileri içinde kavranan ussal dizgenin biricik gerçeklik
ve biricik anlam olabildiğini görmektir. Bu kavrayışı geliştirme sürecinin kendisi
Eğitimin kavramı, gerçekliği, onun ussal ideasıdır. Eğitim dar, tikel, soyut bir bilinç
şeklinin oluşturulması değil, bütün bilince şu ya da bu dışsal ıvır zıvırın biçiminin
verilmesi değil, ama gerçekliğin biçiminin verilmesidir. Ve tüm insanlar için.
Aziz Yardımlı |