Kitap Tanıtımı |
1972 baharında Saliha'ya çeyizlik alınması için Yasin, Nurihan'a beş bin lira verdi, düğün tarihi belirlendi. Nisan ayında düğün sakin bir şekilde iki aile arasında yapıldığında; rüzgâr uğuldadı, yağmur çiselemeye başladı.
Gökyüzü o gece kızgınlığını, nefesini estirerek, kulak zarını delercesine gürleyerek, şimşekler çakarak, deli bir yağmur yağdırarak hissettirdi. Batman Çayı kudurmuşçasına akıyordu. Sanki çay yağan yağmurla birlikte ağıtlar yakıyordu. Doğanın bu hâline köylüler de şaşırmışlardı. O yıl yağmur hiç bu denli hırçın yağmamıştı.
Uzun zamandır yağmur yağmadığından, damlara bakım yapılmadığından damlarda çatlaklıklar oluşmuştu. Yağmur suları olduğu gibi evlerin içine akmıştı. Mehmet'in evi de bu yağmurdan nasibini almıştı. Düğün için alınan eşyalar ıslanmıştı. Avluya ayağını attığı gibi çamurlaşmış topraktan vıcık vıcık sesler geldi. Dama çıktı, loğu aldı, damın çamurlaşmış toprağını bastırarak toprağı pekiştirdi. Yağmur durmadan yağıyordu. Mehmet'in gözyaşlarıyla yağmur sanki birlikte akıyordu yanağından. Neden sonra gözünde Meliha'nın bakışları belirdi, kulağında sesi yankılandı. O an Mehmet, "Ah seni ne çok özledim, ne çok bir bilsen..." diye içlendi.
-Aslında Meliha'nın ölümünden sonra selâmı sabahı kesmem gerekiyordu.
Ne Nurihan'la ne de Saliha'yla hiç konuşmamalıydım. |