Kitap Tanıtımı |
DERSİM KÜRT TEDİBİ 1937-1938 / Mahmut Akyürekli
Dersim'de 1937 ve 1938 yıllarında yaşanan vahim olaylar, o dönemden günümüze taşınan bir yara olarak sosyal, siyasal, psikolojik sonuçlarıyla birlikte içten içe kanamaya devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin kara kaplı defterlerinde bilinçli olarak gözlerden ırak tutulmuş bu trajik geçmişin üzerindeki sis perdesi ise yeni yeni aralanmaya başladı. Dersim olayları ve hemen akabinde devlet eliyle bölgede kurumsallaştırılan yaptırımlar, günümüzde yoğun biçimde tartışılan Kürt ve Alevi sorunlarının tarihsel analizini yapabilmek için olmazsa olmaz ipuçlarını barındıran olgular artık. Bu vesileyle, o yıllarda yaşananların tanıklıklar ve belgeler ekseninde objektif bir bakış açısıyla araştırılması, söz konusu travmatik sürecin adamakıllı bilince çıkarılabilmesi için hayati önemde. Mahmut Akyürekli, Dersim Kürt Tedibi adlı kitabında, yakın dönemin bu en önemli meselesine bilimsel yöntemlere sadık, soğukkanlı bir yaklaşımla eğiliyor. Dersim'in ?ötekileştirilmesi" sürecini adım adım betimlerken, olayların tarihsel arka planını anlaşılır kılma gayesiyle konuyu bölgenin sosyal-siyasi yapısından 1937-1938 olaylarına etki eden iç ve dış dinamiklere kadar uzanan geniş bir çerçevede ele alıyor. Raporlar, arşiv çalışmaları, döneme dair Meclis tutanakları ve olayları yaşayanların sözlü tanıklıklarını içeren kapsamlı bir araştırmanın rafine bir toplamı Dersim Kürt Tedibi. Mevzuyla ilgili akademik manada uzun yıllar boyunca süren bilgi kirliliğini, çelişkili aktarımları, araştırmacı titizliğiyle eleştirel bir elemeden geçiren Akyürekli, Dersim'e düzenlenen askeri harekâtların gelişimini, gerçekleştirilme biçimlerini ve sonuçlarını, dönemin önemli tarihsel kişiliklerini ve sosyal gruplarını da ihmal etmeden anlatıyor. Dersim Tedibi 1937-1938, 1930'lu yıllarda Dersim coğrafyasında yaşananları, sürece etki eden tarafların ve aktörlerin tümünü içeren düzlemde, objektif bir analiz çerçevesinde kavrayabilmek için faydalanılacak önemli bir başvuru kitabı
Dersim'de Osmanlı Siyaseti
İzâle-i Vahşet, Tashîh-i İtikâd ve Tasfiye-i Ezhân 1880-1913 / Cihangir Gündoğdu ? Vural Genç
Ussama Makdisi, Batı merkezli modernite anlayışının hâkim olduğu bir dönemde her ulusun kendi Şark'ını yarattığından ve Osmanlıların da bundan muaf tutulamayacağından söz eder. Osmanlı yönetici seçkinlerinin zihinsel arka planındaki Şark'ı büyük oranda Dersim gibi ulaşılması güç coğrafyalarda yaşayan ve merkezi otoriteye itaat etmeyen aşiretler gibi nüfus grupları oluşturuyordu. Bu kitapta ele alınan layihalar bu algıya dair sayısız örnekler sunmaktadır. Dersim'e dair kaleme alınan layihalarda sıklıkla kullanılan bu oryantalist söylemde yerli halk, keşfedilmeyi ve akabinde ?medenileştirmeyi" bekleyen egzotik bir öğe olarak karşımıza çıkar. Dersim, bu zihin dünyasında, Osmanlı dünyasının ?vahşi Afrika akvamı" olarak tasavvur edilmekte ve ona karşı alınacak tedbirler için İngiliz kolonyalizminin Sudan pratikleri örnek olarak sunulmaktadır. Layihalarda ideal Dersimli, mutî, vergi ve asker yükümlüklerini yerine getiren, padişah ve halifesine itaatte kusur etmeyen Hanefi bir zümre olarak tasavvur edilirken, asker ve sivil bürokratlar bu dönüşümü sağlamakla sorumlu tutulur. Bu kimseler Dersim'in ?Afrika'nın akvâm-ı vahşiyesini andırır" toplulukları karşısında kendilerine medenileştirici bir misyon atfederler. Bu nedenle layihalarda Osmanlı eliti kendi kolonyal pozisyonu çerçevesinde Dersim'de yerleşik nüfusu modern öncesi döneme ait ?şakîlik," ?göçebelik" ?rafz ü ilhad" terminolojisi çerçevesinde değerlendirecek ve buraya yönelik müdahalesine meşruiyet kazandırmak isteyecekti. Cihangir Gündoğdu ve Vural Genç halen University of Chicago ve İstanbul Üniversitesi'nde Osmanlı siyasi ve sosyal tarihi alanlarında doktora çalışmalarına devam ediyorlar.
DEWLETA OSMANÎ û NETEWEPERWERÊN KURD / Hakan Özoğlu
Bu kitap 1.baskısı 2005 yılında yayınlanan Osmanlı Devleti ve Kürt Milliyetçiliği Kitabının Kürtçe baskısıdır.
TÜRKÇE ARKA KAPAK :
Türkler ve Kürtler Anadolu'da uzun süre beraber yaşamış, aynı dini paylaşan önemli iki halk. Buna karşılık Türkiye üzerine yapılan ve özellikle Türkiye'de yayınlanan akademik çalışmalarda Kürt konusu yakın zamana kadar, bilinen sebeplerden dolayı, maalesef kıyıda köşede kalmaktan kurtulamamıştır. Halbuki, Türkiye ve Osmanlı tarihini anlamak, Kürtleri bu tarihin önemli bir parçası olarak görmeyi gerektiriyor. Elinizdeki kitap Kürt önde gelenlerine ve onların 20. yüzyılda ortaya çıkan milliyetçilik hareketine Türkiye Çalışmaları çerçevesinde yaklaşıyor ve Osmanlı devletinin Kürt aşiretleri ile ilişkilerini, birinci el kaynaklara bağlı kalarak, tarih sürecinde inceliyor. Kürtlerin Türkiye tarihindeki rolünü göz ardı etmek kadar yanlış olan başka bir yaklaşım da, Kürt kimliğinin tarih boyunca hep algılanabilecek ve değişmez bir öze sahip olduğunu iddia etmektir. Kitabın bölümlerden biri tamamen Kürt kimliğinin tarihteki gelişimini incelemeye ayrılmıştır ve Kürt teriminin anlamının tarih boyunca devamlı bir değişikliğe uğradığını ve bu değişikliğin en önemli sebeplerinden birinin, içinde yaşadıkları devletlerle olan etkileşimler olduğunu savunmaktadır. Yakın zamana kadar Türkiye'de yayınlanan ve Kürt milliyetçiliğinin ortaya çıkışını inceleyen kitaplarda genellikle ideolojik boyut öne çıkmaktaydı. Bu da akademik tarafsızlığa ters düşmekte ve okuyucunun yanlış bilgilendirilmesine sebep olmaktaydı. Son yıllarda birinci el kaynakların artan bir sıklıkla yayınlanmaya başlaması ve yabancı dillerdeki, akademik objektifliğe dikkat eden bazı önemli çalışmaların Türkçeye çevrilmesi sevindiricidir. Türkiye'deki okur böylece, Kürt milliyetçiliği gibi Türkiye, Ortadoğu ve hatta Avrupa için böylesine önemli bir konudaki literatürü daha yakından takip edebilme olanağına ve doğru bilgilendirilme şansına sahip olmaktadır. Umarım, elinizdeki bu kitap Osmanlı devleti ve Kürt önde gelenleri arasındaki ilişkiler konusunda bilgi sınırlarımızı daha da genişletmeye katkıda bulunur. Hakan Özoğlu Chicago Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Bölümü öğretim üyesi.
... |