Kitap Tanıtımı |
Hz. Muhammed vefatına yakın günlerde; Müslümanların sapmaması için bir ve tek bir ilke bıraktı: “Kur’an’a ve Ehl-i Beytime sarılırsanız asla sapmazsınız,” diye buyurdu. Çünkü Kur’an’da yeteri kadar ayet ve ilke vardı. Ehl-i Beytte de o ilkelerin sağlıklı anlayışı ve pratiği vardı. Çünkü Ehl-i Beyt işin içinde idi ve dinin asıl varisleri idi. Fakat Hz. Muhammed’in vefatından kırk sene sonra; O’nun ezeli düşmanları olan ve mecburiyetten Müslüman görünen Emeviler, karşı devrim yaptılar. İşi Ehl-i Beyt’ten aldılar, onları katle ve sürgüne maruz bıraktılar. (Bunlar Tarihen sabittir.) Çok geçmeden “Size Kur’an ve Ehl-i Beytimi bırakıyorum” vasiyetini Kur’an ve Sünnetimi bırakıyorum, şekline çevirdiler. Çığır ve pratik demek olan sünnet kavramını da Emevilerin izin verdiği kadar bize gelen ve çoğu çelişkili; Emevilerin cebir ve antropomorfizmini içeren hadis rivayetlerine çevirdiler. Ve maalesef asıl çığır ve pratikleri bilenler susturuldu, öldürüldü veya zehirletildi. Bu rivayetlerin sahibi olan Ehl-i Hadis, tarihte Kur’an’ı, aklı, ilmi ve yorumu esas alan, başta Ehl-i Beyt İmamlarını ve Ebu Hanife gibi Büyük Mezhep İmamını çok yorduğu gibi, İmam Eş’ari ve İmam Maturidi’yi de sapıklıkla suçladılar. En son Vehhabiliğe dönüştü, sonra Işid ve El-Kaideye dönüştü. Bunlar Hadis, Kur’an’ın hükmünü kaldırır, diyorlar. Yorumu, aklı ve bilimi esas alan herkesi tekfir ediyorlar. BÖYLELİKLE HZ. MUHAMMED’İN MESAJI BİRÇOK KONUDA KAYBOLDU. Bu konulardan biri Kur’an’ın Cihad Anlayışı, diğeri ise, Kur’an’ın Ehl-i Kitapla İlişkisi. (Tanıtım Bülteninden) ) |