Kitap Tanıtımı |
Onu izliyorum. Güneş, neredeyse batmak üzere. Denizin kehribar rengi, parlaklığını kaybetmiş mat gümüşe dönüşüyor. O, sahilde dizüstü çökmüş hiç durmadan önüne avuç avuç kum tepeliyor.
Kıyıda en sevilen yüzme yeri bu koy. Kaldığım motel denize sıfır. Denizde kimse kalmamış. Gündüzün kalabalığından eser yok. Acaba ne gömüyor ki? Oyun olmadığı kesin. Çünkü oyun oynamayacak kadar yetişkin biri.
İleriki balıkçı lokantasında yine o feryat şarkı. Alıştım artık, rahatsız olmuyorum. Üstelik sevmeye de başladım. Ara ara burnuma iyot kokusuyla karışık zakkum kokusu geliyor. Karanlık iyice çöktü. Onu artık göremiyorum. Balkondan odaya geçiyorum.
Gözüm sabah ışığını alınca uyanıyorum. Balkona çıkıp denize bakıyorum. O da ne! Dedikleri doğruymuş demek. Bahsettikleri adam bu olmalı. Kumdan şaheserler yapan. Başını kumdan kadının çıplak göğsüne yaslamış şefkatle yatıyor. |