Kitap Tanıtımı |
Kültür ve tabiat varlıklarının korunması, bir ülkenin, toplumun, inanç grubunun ya da kültürün hafızasının korunması anlamına gelir. Dünün ne olduğunun, ne yaşandığının ve hangi aşamalardan geçildiğinin bilinmesi yarınların doğru planlanmasını mümkün hale getirir. Tarihten ders çıkarma ve tarihi tekerrürlere fırsat yakalanması ya da önlenmesi geçmişi doğru analiz etmekle mümkün hale gelir. Tarihi tecrübelerin doğru aktarılması ve doğru anlaşılmasında somut değerler üzerinden hareket edilmesi başarılı olup olmamayı tayin edecektir. Kurgusal tarih tezlerinde dahi, iddiaları somutlaştırma çabası içine girildiğine ilişkin sayısız örnekler bulunmaktadır Toplumlar kendilerini tarihsel başarılar üzerinden tanımlamaya eğilimlidir. Tarihte yaşanan acılardan, mağduriyetlerden sonuç çıkarma eğilimleri de karşımıza çıkabilmektedir. Bütün bu süreçler, kültür ve tabiat varlığı olarak tanımlanan ve korunmasına dair ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte hukuk metinleri şekillendirilen değerlerin öneminin anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır. Kültür ve tabiat varlıkların korunması belli bir oranda milli kimlik ve karakterin korunması demektir. Kültürel kimliğin korunması toplumun ayakta kalmasını sağlayacaktır. Bu noktada, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına yönelik çabalar ön plana çıkmaktadır. Kültür ve tabiat varlıklarının korunması milli kültür ve kimlik açısından önemli olduğu gibi evrensel insani değerler açısından da önemlidir. İnsanlığın bugün geldiği medeniyet düzeyinin geri planında kültürlerin etkileşimi ve birleşimi yatmaktadır. Etkileşim, bileşim, katkı sağlama ya da temel alma şeklinde, kültürler katmanlar oluşturmak suretiyle yükseliş ve ilerleyişlerini devam ettirirler. Bunların sonucunda insanlık ilerleme imkânı elde eder. Küresel süreçlerin hızlanmasıyla birlikte kültür ve tabiat varlıklarının korunması evrensel kültür ve medeniyet bakımından daha da önemli hale gelmiştir. Bu bağlamda insanlığın ortak kültürel değerleri kültürel miras başlığı altında, uluslararası koruma tedbirleriyle muhafaza altına alınmaya çalışılmaktadır. Türkiye birçok medeniyetin gelişim havzasıdır. Tarihte bilinen, Dünya tarihine yön vermiş sınırlı sayıda imparatorluk ve büyük devletten birçoğu bu coğrafyada hüküm sürmüş ya da doğrudan ve yakından etkileşmiştir. Bunun sonucunda ortaya geçmiş medeniyetlerin açık hava müzesi görünümünde bir ülke çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti kendi kültürel köklerini temsil eden, Selçuklu, Osmanlı, Anadolu Beylikleri, Timur İmparatorluğu, Akkoyunlu, Karakoyunlu gibi devletlerin yanında Doğu Roma, Makedonyalı İskender, Pers-İran ve benzeri kültürler kadar kadim Anadolu Uygarlıklarından da etkilenmiş olan bir ülkedir. Tarihi referansların korunması, ülkenin geleceğinin korunmasına hizmet edecek olmasından hareketle Anayasa, uluslararası hukuk metinleri, kanuni düzenlemeler ve benzeri hukuki metinlerde, kültür ve tabiat varlıklarının korunması, başlı başına bir idari faaliyet olarak düzenlenmiş ve yürütülmektedir. Kültür ve tabiat varlıklarının korunmasında kitabın ilk baskısından bu yana, idari yapılanma noktasında önemli değişiklikler yaşanmış olmasının yanında, mevzuat değişiklikleri de yaşanmıştır. Kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına ilişkin yaşanan değişim doğrultusunda konunun gözden geçirilmesi ve güncellenmesi ihtiyacı, kitabın ikinci basısını ortaya çıkarmıştır.
(Önsöz'den) |