Kitap Tanıtımı |
Alevilik insan merkezli bir halk öğretisidir. Alevi felsefesi her şeyi insanda görür; tanrının görünür yüzü de olan insan, Aleviler için en yüce ve en kutsal varlıktır... İnsan sevgisine dayalı bir halk inancı olan Alevilik, tutucu ve bağnaz değil sürekli yeniliğe, gelişmeye açık olan devrimci bir öze sahiptir. İşte bu özellik Aleviliğin diğer halk inançlarıyla çok çabuk kaynaşmasını da sağlamıştır.
Hükümdarların ve İslam ulemasının kendilerine dayatmaya çalıştığı din ve ibadet anlayışlarını bir kenara iterek, yaşanılan gerçek dünya üzerinde evrene ve insana bakmaya çabalayan Anadolu'nun yoksulları yani Aleviler, kendi inançlarını ve hayallerini de bu gerçeklik üzerine inşa etmeye çalışmışlardır.
Alevilerin feodal Selçuklu ve Osmanlı yönetimlerine karşı yürüttükleri sınıf mücadelesi görülmeden Alevilik kavranılamaz... Alevilik kul-efendi ilişkisini reddeder. Kulluk ilişkisi bağımlılık ve sömürü ilişkisidir. Feodal toplumdaki sosyal ilişkilerin temelinde de, günümüz kapitalist toplumundaki sosyal ilişkilerin temelinde de bağımlılık ve sömürü ilişkileri yatar. Bu, zayıfın güçlüye, yoksulun zengine, mülksüzlerin mülk sahibine karşı kulluk ilişkisinden başka bir şey değildir. Aleviler kulluğa rıza göstermezler; Alevilerin özlemi, tüm bağımlılık ilişkilerinin, tüm sömürü ilişkilerinin ortadan kaldırıldığı, insan insana özgür ve eşit ilişkilerin kurulduğu bir dünyadır. |