Kitap Tanıtımı |
Hasar kavramı borçlar hukukuna ilişkin incelemelerde hep satış sözleşmesi yönünden incelenmiştir. Satış sözleşmesinde hasar konusunun dışında bir de finansal kiralama sözleşmesi yönünden hasar konusu özellikli bir durum teşkil etmektedir. Bunun sebebi, gerek satış gerekse de finansal kiralama sözleşmelerinin hasar yönünden genel kuralın istisnası niteliğindeki hükümlerle çevrelenmiş olmalarıdır. Hatta finansal kiralama sözleşmesinin üçlü bir ilişki olması ve uygulamada hemen her finansal kiralama sözleşmesine paralel olarak finansal kiralama ilişkisinde bir de satış sözleşmesinin bulunması nedeniyle, deyim yerindeyse burada da satışta hasara ilişkin düzenleme, finansal kiralamada hasara ilişkin düzenlemeyi bastırmıştır.
Kullandırma sözleşmeleri yönünden hasar konusunu incelemenin en ilginç ancak belki de en çetrefilli yanı, kanunun kusursuz ifa imkânsızlığına ilişkin genel hükmünden yola çıkılarak, kanunun özel hükümlerinde düzenlenen kullandırma sözleşmelerine bu genel hükmün uygulanmasının gerekmesi ve bunu yapmaya çalışırken de ifa imkânsızlığıyla hasar arasındaki bağlantının doğru kurulabilmesidir.
Öte yandan, finansal kiralama sözleşmesi dışında kalan kira, ürün kirası, kullanım ödüncü, tüketim ödüncü ve atipik kullandırma sözleşmelerine ilişkin hasar yönünden özel bir hükmün bulunmayışı, ilk bakışta kolaylık gibi görünse de aslında durum tam tersinedir. Kanunda özel bir hükmün varlığı her zaman için sorunun çözümünü daha kolay hale getirmektedir. Bundan başka, hasara ilişkin genel kural olarak nitelendirdiğimiz TBK m. 136 da esasında ifa imkânsızlığını düzenlemektedir. Bu hükümden hasar konusuna temas edilebilmesi için, sözleşmede tarafların asli edimlerinin ayıklanması ve incelemenin bu ayıklanan asli edimler üzerinde yapılması gerekmektedir. Bunun için de sözleşmenin esaslı noktalarının doğru tespiti şarttır.
İnceleme konumuz borca ilişkin hasarın kullandırma sözleşmelerindeki görünümü olduğundan, kullandırma sözleşmelerinde tarafların tüm edimlerini değil yalnızca asli edimlerini inceleyeceğiz. Başka bir deyişle, hasar yalnızca asli edimler söz konusu olabileceğinden, kullandırma sözleşmelerinde hasar konusunun inceleneceği bu çalışmamızda, yalnızca asli edimler irdelenecektir. Çünkü yalnızca asli edimlerin hasarının, sözleşme ilişkisini çözücü, tasfiye edici, sona erdirici bir etkisi vardır. Bu asli edimler tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde edim ve karşı edim olarak belirmektedir. Çünkü tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde edimler birbirinin karşılığını (sinallagma ilişkisi) oluşturmaktadırlar. Ancak eksik iki tarafa borç yükleyen kullandırma sözleşmeleri yönünden ise edimler arası karşılıklılık olmadığından karşı edim de yoktur.
Kullandırma sözleşmeleri yönünden hasarın incelenebilmesi için, öncelikle hasar kavramının üzerinde durulması gerekir. Borçlar hukuku anlamında hasar, sonraki kusursuz imkansızlıktan kaynaklanacağı için, imkansızlık kavramının da açıklığa kavuşturulması lazım gelir. İmkansızlığın genel olarak kavramsal analizinden sonra, incelememiz hasar kavramıyla adeta iç içe olan sonraki kusursuz imkansızlık ekseninde olacaktır. Daha sonra ise, her kullandırma sözleşmesi yönünden imkansızlık ve hasar olguları incelenecektir.
İncelememiz üç ana bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde genel olarak imkânsızlık ve hasar kavramları, imkân-sızlık ve hasarın türleri, imkansızlık ve hasarın sözleşmeye etkileri incelenmiştir.
İkinci bölümde kira, ürün kirası ve finansal kiralama sözleşmelerinin tanımları, özellikleri, tarafların edimleri, bu edimlerin kusursuz imkânsızlığı ve bu sözleşmeler yönünden hasar konuları incelenmiştir.
Üçüncü bölümde ise, ödünç ve atipik kullandırma sözleşmelerinin tanımları, özellikleri, tarafların edimleri, bu edimlerin kusursuz imkânsızlığı bu sözleşmeler yönünden hasar konuları incelenmiştir. |